Örüntü tanıma kavramı 1950lerin sonunda sibernetik ve enformasyon kuramlarındaki gelişmeler sayesinde hayatımıza girdi. En başından beri bilimkurgu ve spekülatif kurmaca yazarları teknolojiyi hayal gücüyle yoğurup yaratıcı yönlerde geliştirerek kavrama kendi yaklaşımlarını getirdiler. Bu makalede ürettikleri anlatılardan ikisinin popülerleştirilmiş teknoloji hikayeleri değil kavramsal anlamda daha genel ve tarihselliği mesele edinen bir örüntü vizyonuna yönelik araştırmalar ve katkılar oluşturduğunu gösteriyorum. Daha somut düzlemde, bilgi işlem alanından ödünç aldıkları kavramı tarihsel anlam ve toplumsala dönük sezgisel bir kavrayışı ifade etmek için kullandıklarını, bunu da medya teorisi üzerinden yaptıklarını örnekliyorum. Makalenin ikincil planda bir dayanağı da kavramsaldan çok tarihsel: John Brunner ve William Gibson’ın yapıtlarını örüntü tanıma paradigmasının bilimkurgu/spekülatif kurmaca tarafından alımlanmasının başlangıcını ve gelişmesini tarihsel olarak da gözlemlemeye imkan veren iki yapıt olarak sunuyorum. Aralarındaki devamlılık toplumsal somutluk ve onu kavrayan düşüncenin biçimine yaptıkları ortak gönderme tarafından belirleniyor. Metodolojik olarak medya kuramı ve yakın okumanın bir birleşiminden yararlanarak burada amaçladığım bu anlatıların veri ekonomisi dışında yani “tabandan” yola çıkan bir örüntü tanımanın ikna edici örnekleri olarak görülüp görülemeyeceğini sorgulamak. Bu anlamda bu çalışma ne odağındaki yapıtları bağlamlarına tabi düşünce tarihi olayları olarak ele almak ne de onlara basit ve geleneksel bir yakın okumanın yapacağı gibi yalnızca kendi sordukları sorular üzerinden yaklaşmayı amaçlıyor. Dayandığı karşılaştırma stratejisi, iki anlatıyı yan yana ve bir arada değerlendirmenin getirdiği anlamsal artıdeğeri hem metinsel hem de kavramsal otonomisi içinde benimsiyor. Sonuç olarak, buradaki yakın okumaların yolları farklı açılardan aynı temel probleme düşüyor: örüntü tanımanın bilişim toplumuna özgü bir ideolojiden ibaret mi, yoksa tarihsel-morfolojiye dair yeni imkanlar yaratabilecek şekilde konumlandırılabilir olup olmadığı sorusu.