Korkunun kaynağı çoğunlukla insanın son buluşması olan ölümün dehşetiyle bağdaştırılmıştır. Var olmayı bırakmanın, Varlıktan hiçe geçişin asıl biçimi olarak düşünülen ölüm, tarihin başlangıcından beri insanlığa dair en kafa karıştırıcı meselelerden biri olagelmiştir. Bu nedenle, ölüme ilişkin sorgulamalar doğrudan, gelmiş geçmiş en meşhur gotik sorulardan "olmak ya da olmamak" ile hemen ilişkilendirilir. Varlık ve hiç, çağlar boyunca insan düşüncesine adeta işkence eden ölüm uçurumuyla birlikte, Gotik yazında en açık şekilde örneklendirilen ve temsil edilen, ancak insanlık durumunun en belirsiz uğraklarından biri olmayı sürdürerek önemli bir yer tutar. Ölmüşlerin hayaletleri, düzgün, tam tekmil bir ölümden yoksun kalmışlar ve var olmaktan asla kurtulamayanlar (örneğin vampirler), küresel olarak Gotik kurgunun temel yapı taşları olmuştur. Emmanuel Levinas, ölüm korkusu ile sıkı sıkıya ilişkili olan Martin Heidegger’in ‘kaygı’sını dönüştürerek ve hatta eleştirerek, korkunun aslında Varlıktan kaçınamama, kurtulamama korkusu olduğunu öne sürer. Gotik tasarıma ve kurguya bu açılardan yaklaşan bu çalışma, Ali Rıza Seyfioğlu'nun 2017 yılında Dracula in Istanbul: The Unauthorized Version of the Gothic Classic başlığıyla İngilizce’ye çevrilen Kazıklı Voyvoda aslı romanını incelemektedir. Çalışmanın ilk bölümünde, kötülüğün ve iyiliğin felsefi temsilleri, Heidegger'in ‘tekinsizlik’ anlayışıyla ve varlık ve hiç ile ilişkili bir bağlamda tartışılacaktır. Bunun için kuramsal çerçeve, Levinas'ın korku, ölüm ve varoluş hakkındaki düşünceleri temelinde oluşturulmaktadır. İkinci bölümde ise, Bram Stoker'ın Dracula romanındaki etik-ontolojik temsiller, Seyfioğlu’nun uyarlaması ile karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. Bu karşılaştırma, ölüm ve var olmama ya da varlık ve hiç sorununa ilişkin küresel insan ikilemini, bu ikilemin korku, terör ve endişenin en evrensel nedeni olarak süregelen varlığını tartışmayı amaçlamaktadır.