Renan Demirkan, kendisi de Türkiye’den Almanya’ya göç etmiş biri olarak oradaki problemleri bizzat yaşamış, deneyimlemiş ve bu gözlemlerini, deneyimlerini yapıtlarında kaleme almıştır. Yer yer gerçekten beslenen yapıtları kurmaca figürler, olaylar, mekanlar ile çeşitlendirilerek gerçek-kurmaca bir düzlemde ortaya çıkmıştır. Yazarın kendi hayatından esinlenerek ve anlatıya yer yer kurmacayı dahil ederek kaleme aldığı yapıtları, gerek gerçek olaylar ve kurmaca figürler gerekse gerçek figürler ve kurmaca olaylarla harmanlanarak Almanya’da yaşayan Türklerin hayatlarını örneklendirmiştir. Çalışmamızda ele aldığımız “Üç Şekerli Demli Çay” romanı da yazarın otobiyografisinden kesitler sunan bir yapıt olma özelliği taşımaktadır. Almanya’ya göç eden bir ailenin yaşadıklarını aktardığı bu romanda, ben-anlatıcı perspektifinden Almanya’daki Türkler’in yaşadığı sorunları temel almıştır. Almanya’da yaşayan Türklerin kültürel ikilemine ışık tutan roman, bu ikilemin kaynaklarına ve sonuçlarına yoğunlaşmıştır. Dışarıdan görünen ile iç dünya arasındaki uyuşmazlığın birey üzerindeki etkisine de dikkat çeken yazar, bu bağlamda figürlerini yoğun bir içsel kritik ile karşımıza çıkarmıştır. Yazar, ayrıca kültürel yozlaşmanın esiri olmuş göçmenlerin dünyasını oldukça başarılı bir biçimde yansıtmıştır. Genç bir Türk kadının hastanede doğumu beklediği kısa bir zaman diliminde Türkiye’de bir Anadolu köyünde geçirdiği çocukluk anılarına geri dönerek, ardından da Almanya’daki hayatına dönüş yaparak karmaşık bir çizgide gelişen romanda, sadece göçmenlerin sıkıntıları değil, arada kalmışlığın yarattığı ruhsal sıkıntılara da yer verilmiştir.