Hiver (2005) uyguladığı çalışmalardan bir tanesinde, eğitim alanına “öğretmen bağışıklığı” adında yeni bir kavram sunmuştur ve bu bağışıklığın öğretmenlik mesleğinde belirsizlikler ve potansiyel sorunlarla baş edebilme tecrübesiyle zamanla kazanıldığı ve bu mesleği devam ettirebilmek için elzem bir unsur olarak işlev gösterdiği yargısına varmıştır. Zamanla gelişip yerleşen bu bağışıklık sistemi biyolojik bağışıklık sistemi ve psikoloji alanındaki yerleşik temeller çıkış noktası olarak alınıp, Kaos Teorisinden “öz örgütleme” çerçevesine dayandırılarak açıklanmıştır. Bir çok yabancı dil öğrencisi de öğrenme motivasyon ve isteklerini etkileyebilecek sayısız negatif etkene rağmen dil öğrenmeye devam edebilmek için uğraşmaktadırlar. Bu öğrencilerin bir kısmı, bu engelleri kendi öz motivasyonları ve kendi kendini organize eden stratejiler aracılığıyla geçebilme yeteneğine sahipken, diğerleri bu tür problemlerle başa çıkma konusunda kendi öz ve kimliklerinden habersiz olduklarından kendilerini yetersiz bulmaktadırlar. Bu bağlamda, bu çalışma aynı bağışıklık sisteminin öğrenciler açısından da öğrenme sürecinde var olup olmadığı, varsa nasıl işlediği ve hangi faktörlerin öğrenme bağışıklığı oluşturma sürecinde etkili olduğu konusunu araştırmada merak uyandırmıştır. Ucu açık olan diğer bir soru da, bu kavramın öğrencilerin bilinçlerini arttırabilmelerinin ve motivasyonları üzerinde gerekli dönüştürücü değişimi yapabilmelerinin, bu yüzden de olumsuzluklara rağmen dil öğrenme yolculuğunu sürdürebilmek için daha üretken bir şekilde yeniden geliştirebilmelerinin mümkün olup olmadığıdır. Araştırma sonucunda öğrenci bağışıklığı öğrencinin okul hayatında karşılaştığı sorunlar veya rahatsızlıklar karşısında bir nevi öğrenmeye devam edebilmek için yeni özellikler edinmiştir. Ortaya çıkan bu yeni durum, devam eden akademik zorluklarla başa çıkabilmek ve bu durumu devam ettirebilmek için bir savunma sistemi olarak işlev görmeye başlamıştır. Yeni ortaya çıkan sonuç, devam eden akademik zorluklarla başa çıkabilmek ve bu durumu sürekli bir şekilde sürdürebilmek için bir savunma sistemi olarak işlev görmeye başladı.