Toplumcu gerçekçiliğin bazı önermeleri yazarların toplumla ilişkisini realist bir
yaklaşım içerisinde ele almasını zorunlu hale getirir. Gerçekçi yazarların vurguladıkları
nokta yanlış bilinçlerin düzeltilmesi gerekliliğidir. Bu yazarlar toplumsal formasyonun son
kertede gerçekleşeceği bir amacı olduğuna inanırlar. Bu nedenle öncelikle gerçeğin bilgisini
vermek gerekir. Bu bilgi kişiyi yanlış bilinçten uzaklaştırarak, sınıf çıkarlarını kavramasını
sağlayacaktır ve böylece birey dünyayı değiştirmek için mücadeleye başlayabilecektir. Yazarın
burada daha iyi bir dünya kurulması için insana toplumdaki çarpıklıkları tüm çıplaklığıyla
göstermesi gerekir. Bu amaçla toplumcu gerçekçi yazarlar, sistemin insanı dönüştürürken
kullandığı aygıtları metin içerisinde düzeni muhafazaya hizmet eden araçlar olarak verirken,
düzenin amacının kendi varlığını devam ettirmek için koşulları dönüştürmede kullandıkları
adaletsizlik, eşitsizlik gibi ilkeleri toplumun doğal yapısından kaynaklı birer veri olarak
sunulmasına da karşı çıkarlar. İnsanın değişmesi ile düzenin değişmesinin eşdeğer olarak
görüldüğü yerde olanı muhafaza etmek, gerçeklerin olduğu gibi değil, gösterildiği şekliyle
kabulünü beraberinde getirir. İncelediğimiz Sadri Ertem’in hikâyesi buna güzel bir örnektir.