Günümüzde mal ve hizmetlerin tüketimi, temel ihtiyaçların karşılanmasından çok, kişilerin
toplum içindeki yerini, konumunu belirleyen bir gösterge niteliği taşımaktadır. Reklam
aracılığıyla bireylere kullandıkları ürün sayesinde toplumda ayrıcalıklı bir konuma sahip olacağı
bilinci aşılanmaktadır. Bütün reklamlar özelde bir ürünü satarlarken genelde de tüketim
değerlerini ve o ürünün yansıttığı yaşam tarzını satmaktadırlar. Reklam, kültürümüzün bir
parçasıdır ve bu kültürle ilgili idealler sunmaktadır. Yani reklam, ürünleri ve tüketici kapitalizmini
satmak için kullanılmaktadır. Reklamın tüketim ideolojisini taşıdığı nokta budur.
Reklamlar artık hayatımızın her yanını sarmış durumdadır. Bireyler özellikle de çocuklar,
bilinçli ya da bilinçsiz olarak reklam iletilerini almakta ve tüketim eylemini gerçekleştirmektedir.
Reklamlar bir taraftan bireyleri ve çocukları tüketime yönlendirirken, diğer taraftan
da çocukların toplumsal konumlarını kontrol altına alma işlevini yerine getirmektedir.
Sosyalizasyon sürecinde reklamlar aracılığıyla çocuk kendisine ve çevresine anlam katacak,
çalışmak, başarılı olmak, erdemli olmak gibi insani boyuttaki pek çok değer yargısından
ziyade, sadece tüketerek mutlu olunacağı yolundaki düşünceye inandırılmaktadır. Bu çalışmada,
çocuklar üzerinde tüketime dayalı bir kimliğin ve yaşam tarzının nasıl kurgulandığı,
reklam metinlerinde tüketim kültürünün egemen değerlerinin ve ideolojisinin nasıl yeniden
üretildiği Barthes’den hareketle gösterge tekniği kullanılarak analiz edilmiştir.