Sergileme pratiklerinin uzun tarihi düşünüldüğünde, bu alandaki cinsiyet, etnisite ve sınıf kategorileri dikkate alan eleştirel perspektiflerin tartışmaya açılması yeni sayılabilir. Joan W. Scott'ın (2013: 63), feminist tarih yazımının "(...) mevcut akademik çalışmaların önermelerini ve standartlarını eleştirel bir şekilde yeniden değerlendirmeyi de zorlayacağına dikkat" çeken yorumu sanat pratikleri için de geçerlidir. Feminist sanat tarihi yazımı, teoriden uygulamaya bir bütün olarak tarihin yeniden yazılmasını öneren, toplumsal eşitsizliklere işaret ederek kurumsal yapılanmaları eleştiren yaklaşımların ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır.
Bu bağlamda, hegemonik sergileme politikaları iki temel hat tarafından eleştirilmiştir. Birincisi, neoliberal ekonomik yapılanmanın sanat pratiklerine etkileri; ikincisi, birinci hattan da beslenen, bununla birlikte cinsiyet, cinsel yönelim, ırk, etnisite ve sınıf tartışmalarını da içeren feminist küratöryal yaklaşımlarıdır.
Feminist küratöryal pratikler, küratörlüğü teknik bir meseleye indirgemeden güç ilişkileri çerçevesinde analiz eder. Bu bağlamda, soyut bir sanat tarihi okumasına karşı feminist estetiğin hayata, hayatın feminist estetiğe müdahale etmeye yönelik biçimlerinin var olabileceğine işaret eder. Bu çalışmada, çoklu eşitsizlik türlerini dikkate alan, yeni müzakerelere kapı aralayan, çelişkili konumlanmaları ve alternatif seçenekleri tartışan, queer yaklaşımların açtığı olasılıkları kapsayan feminist küratöryal yaklaşımların sınırlılıkları ve olanakları tartışılacaktır.