Çağdaş Uygur edebiyatında hikâye, 20. yüzyılın başlarında gelişmeye başlar. Realizm akımı 1949 yılından sonra yerini, sosyalist realizme bırakır. 1956 yılındaki Fikir Özgürlüğü sloganı ile topluma yararı olmayan mevki sahiplerinin eleştirildiği hiciv hikâyelerle canlanan Uygur hikâyeciliği, 1958 yılındaki Yerli Milliyetçiliğe Karşı Mücadele sloganıyla başlatılan aydınlara yönelik darbeden dolayı siyasi sınırlara hapsedilir. 1966-1976 yıllarında gerçekleşen Kültür Devriminde kayda değer bir eser yayımlanamaz. 1980’li yıllarda Çin’in kalkınma politikası nedeniyle baskı, bir nebze de olsa gevşer. Bu durum Uygur edebiyatına tarihî şahsiyetleri ve millî değerleri konu alan hikâyeleri kazandırır.
1990’lı yıllardan itibaren Memtimin Hoşur; Deli, Bıyık Macerası, Kenarlı Bardak, Altın Dişli Köpek, Domuzlara Bayram gibi hikâyeleriyle Çağdaş Uygur Edebiyatına yeni bir soluk getirir. Hoşur’un hikâyeleri hâlihazırdaki sorunları, Çin işgalinin Uygurların toplumsal yaşamında bıraktığı izleri, mizahi bir üslupla dile getirir.
Bıyık Macerası adlı hikâye, dünyadan tecrit edilen Doğu Türkistan’da yaşanan bazı sosyal sorunların tipik örneklerini yansıtması bakımından özel bir yere sahiptir. Bu çalışmada, metne dayalı inceleme yöntemi kullandım. Amacım, Bıyık Macerası’nın önemini ortaya koymak ve Doğu Türkistan konusunda farkındalık oluşturmaktır.