Yakup Kadri Karaosmanoğlu roman, öykü ve tiyatro gibi farklı türlerde eserler vermiş önemli bir yazardır. Özellikle Mütareke ve Kurtuluş Savaşı yıllarından itibaren tanık olduğu sosyal meselelerin tesiri ile toplumsal dönüşümün aktarımına ağırlık veren yazar, savaş yıllarında çeşitli görevlerle Anadolu’da farklı şehirlerde gözlem yapma imkânı bulur ve tanık olduğu manzaraları kendi imgelemi aracılığıyla kurmacaya dönüştürür. Bu çalışmada belleğin yansıtılma biçimlerine odaklanarak ele alınan Millî Savaş Hikâyeleri’nde, düşman işgali ve sonrasında karakterlerin uğradıkları zulüm nedeni ile bilinçte yaşanan kırılma ve yitimlerin aktarımı incelenmektedir. Öykülerde yitim deneyimi aktarılırken değişip dönüşen benliğin şekillenmesinde varoluşsal bir unsur olarak dilin gücü ön plandadır. Çalışmada ele alınan öykülerde tarih, kimlik ve belleğe dair unsurların dilsel bileşenler ile ilişkisine dikkat çekilmektedir.
Millî Savaş Hikâyeleri’nde yer alan trajik öyküler, hem bireylerin hem de toplumun hatırlama ve unutma pratiklerine ışık tutan öznel deneyimlerin ifadesidir. Geçmişe takılıp kalma, dün’ün arayışı ve özlemi, yitirilmiş olanın yokluğunu kabullenememe, özbeni ve çevresi ile iletişim kuramama gibi durumlar nasıl anlatısallaşılır? Belleğin canlılığı, kırılmaları ve aldatıcılığı öykülere nasıl yansır? Karakterler bellekte depolanan bilgileri çağırırken travmalar onların hatırlama ve unutma edimlerini nasıl etkiler? Bu soruların yanıtları araştırılırken yazarın geçmiş zaman, hâl ve gelecek zaman zincirine dair yaklaşımı irdelenmektedir.