Tragedya antik Yunan’dan Rönesans’a ve modern çağa kadar teorisyenler tarafından
çalışılmış ve yeniden yorumlanmıştır. Hans Thies Lehmann son çalışması Tragedy
and Dramatic Theatre (2016) adlı özgün eserinde tragedyanın yüklendiği görevi
analiz eder. Onun ayrıntılı çalışmasında, Lehmann tragedya dönemlerini predramatik, dramatik ve postdramatik olarak sınıflandırır. 21. Yüzyılın başlangıcında dramatik ve postdramatik tragedyalar Sarah Kane, Mark Ravenhill ve Simon Stephens’ın
oyunlarında yerlerini almıştır. Simon Stephens’ın dört günde yazdığı oyunu Motortown, dramatik ve postdramatik tragedyaların özelliklerini sunar. Birbirleriyle yapısal bağı olan oyun sekiz sahneden oluşur fakat Stephens monologları tercih ederek
hiyerarşik yapıyı bozar ve dramatik metin özelliğinden ayrılır. Performansın sahneleme yapısı oyunun başında yapılan “oyunun dekor kullanılmaksızın sahnelenmesi
gerekir” açıklamasıyla yapı bozumuna uğratılır. Bu noktada, oyun geleneksel anlamda fiziksel eylemi ve acıyı göstererek dramatik tiyatroda tragedya anlayışına yeni bir
bakış açısı getirir, postdramatik tiyatroda ise geleneksel olmayan şekilde hiyerarşinin
yıkılması ve gerçeğin kırılması özelliklerini betimler. Bu çalışma Simon Stephens’ın
çağdaş performansında, dramatik ve postdramatik tiyatronun özelliklerinin nasıl ortaya çıktığını ve her iki tiyatroya ait unsurlarının nasıl deneyimlendiğini analiz eder