Bu makalede kökleri binyıllar öncesine dayanan ve her çağda yeniden üretilerek günümüzde
de varlığını sürdüren kadın düşmanlığının belirsizlik korkusuyla ilişkisi ele alınmıştır. Kültür
ve uygarlık tarihi, insanın kendisine sınırlar ve kurallar koyarak, belirsizlikleri denetim altına
alışının tarihidir. İktidarın giderek daha soyut ve kurumsal hale geldiği ilk devletlerden itibaren
erkek ve iktidar özdeş hale gelir. İktidarın meşrulaştırma araçları olarak dolaşıma sokulan mit
ve ritüellerde toplum düzeni ve iktidar erkeklikle ilişkilendirilirken; kadının toplum düzenini
tehdit eden, potansiyel tehlike olarak kodlandığı görülür. Dini ve mitik söylem yoluyla kadının
düzen bozucu, tekinsiz olarak sunulması, kadın düşmanlığının yalnızca cinsiyetçi, ahlakçı bir
tepki olmadığını gösterir. Günümüzde yaşadığımız biçimiyle kadın düşmanlığı, ilksel belirsizlik
korkusu ile tarihsel, imgesel, mantıksal bağlara sahip binlerce yıllık eril tahakkümün siyasalpsikolojik
bakiyesidir. Bunlar bütün mitler ve masallardaki alegorik ve/veya simgesel öğeler
yoluyla gösterilebilir: Su, akışkanlığı nedeniyle belirsizliğin başlıca metaforu olarak sık sık
kadınla ilişkilendirilirken, yılan, söz ve başka birçok simge de tehlikeyi, belirsizlikten duyulan
korkuyu simgeleyen ve kadının eğretilemesi olarak karşımızca çıkan sözcüklerdir.