Samim Kocagöz’ün “Islak Ekmek” adlı tiyatro eserini yapısal çözümleme ile ele alan bu çalışmada,
sanatçı gözü ve duyarlığı ile oluşturulan sanat eserlerinden yansıyan insan ve hayat gerçeği üzerinde
durulmuştur. Mahalli teması İzmir’de bir çöplükte yaşamaya çalışan insanların sefaleti, çocuksuzluğun
kadın için yarattığı yıkım olan eserde, evrensel tema açlık, açlıktan kurtulmaya dair umut ve insanın
kendine dürüst olmasıdır. Yazar, büyük şehirlerin görmezden gelinen ve çöp yığını arasında kaybolan
insanlarının dramını sergiler. Eserdeki en önemli unsur, çöplük sakinlerinden birinin kolunun altında
getirdiği “somun ekmek”tir. Eserde öne çıkan kişiler sırayla bu kupkuru ekmeği ıslatarak yiyecektir. Kırık
testi, maşrapa ile su da açlığın boyutlarını sergilemede önemlidir. Yazar, gerçek hayattaki benzerleri kadar
inandırıcı kişiler oluşturmuştur. Her duruma karşı, kişiliklerine uygun davranışlar sergileyen, iç dünyaları
ile toplumsal şartların arasında ezilmiş oyun kişileri, arka mahallelerde, çöplüklerde yaşama tutunmaya
çalışmanın zorluğunu somutlaştırır. Hayata dair bütün değerlere karşı inançlarını yitiren insanların yeniden
can bulma çabasına girip giremeyecekleri düğümü oluşturur. Çöplükten medet uman iki kesim çatışır.
Biri belediye görevlileri ki onlar resmiyet ve otorite olarak sezdirilir, diğeri de oyunun merkezinde yer
alan yaşamlarını çöplükten bulabildiklerine borçlu olan, açlıkla boğuşan en alttaki kesimden insanlardır.
Gerçeğe bağlı, yani mimesise dayalı bir yansılamanın esas alındığı oyunda, geri planda kadının önemli
sorunlarından “kısır” olma hâli, “çocuksuzluk” temi de dikkati çeker. Toplum dışına itilmiş aç insanların
var olma, acımasız hayat şartları karşısında tutunma çabasını sergileyen “Islak Ekmek”te aksiyonu
sağlayan unsurlar, bir alt kültür dilini sezdirici biçimde argo ve küfürle iç içe verilir.