Bu makalede Osmanlı kadın hareketi içinde yer alan kadın romancıların Cumhuriyet’e önemli bir miras bıraktığı ancak Cumhuriyet devrimleriyle birlikte kadınların gerçek anlamda özgürleşme yoluna girdiğini üç roman bağlamında ortaya koydum. Bunlar Fatma Aliye’nin Hayal ve Hakikat, Halide Edip’in Vurun Kahpeye ve Erendiz Atasü’nün Dağın Öteki Yüzü adlı romanlarıdır. Fatma Aliye’nin ilk telif romanı Ahmet Mithat’la birlikte yazdığı Hayal ve Hakikat’tir. Ancak Ahmet Mithat romana kendi adını koyabilirken Fatma Aliye imzasını “Bir Kadın” olarak atmak zorunda kalır. Halide Edip, yaşamında toplumsal roller üstlendiği gibi romanlarında da milleti için fedakârlıktan kaçınmayan edebî kadın portreleri çizer. Vurun Kahpeye’deki ideal kadın örneği Aliye, taşranın cahillikten ve bağnazlıktan kaynaklanan bütün sorunlarına rağmen öğrencilerini aydınlatmaya çalışmakla kalmaz; milleti için kendini feda etmekten de kaçınmaz. Cumhuriyet’in kazanımlarıyla birlikte özellikle orta sınıf şehirli kadınlar birçok alanda kendini gerçekleştirme olanağı bulduğu gibi edebiyatta da öne çıkarlar. Ancak özgürlüğe giden yolda yurttaşlığın gerekli olup yeterli olmadığının bilincine geç ulaşırlar. Demokrasi kültürü gelişmediği için siyasal iktidarlar tarafından kadının bireyleşmesine ket vurulur. Bu nedenle ataerkil zihniyetin sorgulanması edebiyatta geç gerçekleşir. Geç de olsa ataerkil düzen içindeki kadınların durumu Cumhuriyet devrimleri içinde yoğrulmuş kadın yazarlar tarafından sorgulanır. Bu yazarlardan biri olan Erendiz Atasü, Dağın Öteki Yüzü’nde kadının özgürleşme sürecini gözler önüne serer.