Fikret Demirağ, Kıbrıs Türk şiirinde önemli bir yere sahiptir. Soyut şiirden zamanla toplumcu gerçekçi şiire yönelen Demirağ, Türkiye’de bulunduğu dönemlerde tanıştığı II. Yeni Şiiri’ni Kıbrıs’a taşıyan şairlerdendir. Yaşamı boyunca şiirden kopmayan şair, şiirlerini içinde yaşadığı toplumun sıkıntıları, toplumsal ve kültürel yapısı üzerine kurgulamıştır.
Demirağ, özellikle Ada’da 1960’lı yıllara kadar süren iki toplumlu yaşamın sıkıntıları, savaş ortamında üreten milliyetçi şairlerin ardından, Kıbrıs Türk şiirine yeni bir soluk ve söyleyiş getirmiştir. 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti ile Ada’da başlayan yeni sürecin, geçmişteki üzüntü ve acı dolu yılların etkileri sanatçıların eserlerine konu olmaya devam etmiştir. Demirağ, genel olarak bakıldığında bu tür söylemlerin dışında kalmaya çalıştığını ifade etse de ortaya koyduğu eserlerde kötü günlerin derin izlerini şiirlerinde bulmak mümkündür.
“Hüzün Ana” adlı şiir kitabında, acı gerçekleriyle savaşı yaşamış olan ve bundan en çok etkilendiğini düşündüğü annelerin dilinden aktarmıştır. Şiirlerini zengin bir kültürel sözvarlığıyla işleyen şair, Kıbrıs insanının günlük yaşantısını oluşturan folklorik, kültürel bir çok söylemi ve yaşantıyı da şiirlerinde sıklıkla kullanmıştır. Toplumlar değişen, gelişen, modernleşen yaşamla beraber bu tür kültürel birikimlerini ve zenginliklerini giderek unutabilir veya uygulama alanlarını sınırlandırabilir. Ancak, Kıbrıs Türkleri, küçük bir toplum olmanın getirdiği özelliklerden dolayı toplum yaşantısında geçmişten günümüze süregelen halk inanışları, örf, adet ve gelenekleri yaşatabilmeyi başarmıştır.
Bu çalışmada şairin şiirleri taşıdığı folklor ögeler açısından incelemeye tabi tutulmuştur. Şiirler betimsel araştırma yöntemiyle analiz edilmiştir. Fikret Demirağ’ın şiirlerinde halkın içinden gelen söyleyiş, yaşayış biçimlerini benimsediği görülmektedir. Özellikle halk inançları, atasözleri-deyimler, dua ve beddua gibi folklorik ögeler şiirlerinde geniş bir yer tutmaktadır.