Frankofon Cezayir edebiyatının önde gelen kadın yazarlarından Leïla Sebbar, annesinin Fransız (Hristiyan), babasının ise Arap (Müslüman) olması nedeniyle melez bir kültür ortamında büyür. Bu duruma yapıtlarında sıklıkla değinen yazar, kendisini bu iki farklı kültürün kesişim noktasında görür. Genellikle iki kültür arasında yaşamanın zorlukları, sürgün, kimlik sorunu ve kültürel çatışmalar gibi konuları irdeleyen Sebbar, 2006 yılında yayımladığı Les femmes au bain (Hamamdaki Kadınlar) adlı romanında ise hamamdaki birkaç kadının konuşmaları üzerinden, onların yaşamlarına, aşklarına, anılarına, mutluluklarına ve mutsuzluklarına odaklanır. Bu çalışmada, öncelikle Frankofon Cezayir edebiyatındaki kadın kahramanların kimlik arayışlarını, sosyo-ekonomik durumlarını ve ruhsal konumlarını genel olarak ele aldım. Ardından, Leïla Sebbar’ın Les femmes au bain adlı yapıtında betimlenen Cezayirli kadınlar ve bu kadınların gözünden aşk konusunu Cezayir’in tarihsel ve toplumsal değişimlerine koşut olarak irdeledim. Sebbar’ın söz konusu romanında kadın ve aşk konularını toplumsal ve kültürel ögelerle harmanladığını ve Cezayirli kadınların yaşamlarını, içinde bulundukları durumu, toplumsal düzene karşı savaşımlarını, anılarını, mutluluklarını ve mutsuzluklarını açığa çıkardığını belirttim. Bununla birlikte, yazarın karakterleri aracılığıyla aşkın çeşitli betimlemelerini yaptığını ve aşkın kişisel ve kültürel kimlikle kesişen ve ayrılan noktalarını belirttiğini ortaya koydum.