Bu çalışma, çeşitli toplumların mitolojik anlatılarının depremleri nasıl farklı
yorumladığına odaklanmaktadır. Antik çağlardan itibaren depremlere ilişkin
söylemler çeşitlenmiş ve değişmiştir. Toplumlar depremler, volkanik patlamalar,
buzulların erimesi, vebalar, kıtlık, kuraklık gibi doğa olayları karşısında çeşitli
yorumlar geliştirmişlerdir. Eskatoloji mitleri bu türden yıkımlara yanıt vermiş
anlatıları içermektedir. Eskatalogya dünyada veya insanlık tarihindeki son olaylarla
yani dünyanın ya da insanlığın sonu ile ilgilenir. Mitolojik anlatılarda depremlerin
nedenleri ilahi güçlerin insanları cezalandırmak amacıyla gerçekleştirdikleri
eylemleri olarak açıklanır. Bazı toplumlarda bu eylemler kurallara uyulmazsa
insanların sonunun geleceğine dair bir uyarı olarak yorumlanır. Bazı toplumlarda
yanlış bir eylemin sonucu olarak depremlerin meydana geldiğine inanılır.
Depremlerin nedenleri farklı toplumlarda değişik yorumlanmakta ve yorumlara
ilişkin kullanılan semboller de toplulukların yaşadığı fiziksel koşullarla ilişkili
olarak geliştirilmektedir. Depremlere ilişkin açıklamalar her toplumun kendi
deneyimlerine, inançlarına ve tarihine bağlı olarak değişebilmektedir. Depremleri
yorumlamak için kullanılan semboller toplumların yaşadıkları fiziksel koşullara
uygun olarak geliştirilip değişse de, farklı toplulukların benzer sembolleri
kullandıkları bilinmektedir. Toplumlar mitolojik anlatılarında kutsal, toplumsal
ve doğal, doğaüstü ya da toplumsal-kültürel bir görüngünün kökenine ilişkin
açıklamalarında kullandıkları sembolleri birbirlerinden ödünç alma eğilimi
içindedirler. Dolayısıyla fiziksel olarak uzak mesafede yaşayan topluluklar yaşam
alanları ile ilişkili olmayan sembolleri kullanmaktadırlar.