Arapça “redd” kökünden türetilmiş “reddiye”, sözlüklerde “bir fikri reddetmek için
yazılan yazı” olarak tanımlanır. Divan şiiri terminolojisinde ise daha çok bir şairin şiirindeki
bir düşünceye karşı çıkmak için yazılan şiirler reddiye olarak kabul edilir.
Reddiyeler “nakiza/nakize” benzeri şiirler olmaları nedeniyle divan şiiri nazire geleneği
içinde değerlendirilmesi gereken manzumelerdir. Bilindiği gibi “nazire” bir şairin şiirine,
aynı vezin ve kafiyede yazılan benzer şiir anlamına gelir. Divan şairleri arasında oldukça
yaygın olan nazire yazma geleneği, aynı zamanda şairleri yetiştiren bir “okul” işlevi görmesi
yönüyle de önemlidir. Nakizanın nazireden farkı, örnek alınan şiirdeki (zemin şiirdeki)
fikirlere benzer değil aykırı düşüncelerin yer almasıdır. Reddiyelerde de nakizalarda olduğu
gibi zemin şiirde yer alan düşüncelere karşı çıkılır. Ancak, reddiyelerin nakizalardan farkı,
özellikle din ve ibadetle ilgili düşüncelere karşı çıkmak için yazılan şiirler olmalarıdır.Bu yazıda çeşitli kaynaklarda verilen bilgilerden yararlanılarak reddiye tanımlanıp
özellikleri tespit edilecek; 17. yüzyıl şairi Niyâzî-i Mısrî’nin, 16. yüzyılın büyük şairi
Fuzûlî’nin ibadetle ilgili görüşlerine yer verdiği gazeline yazdığı reddiye incelenecektir.
Söz konusu şiirlerin incelenmesiyle, Divan şiirinde gazel nazım şekliyle reddiye yazma
geleneğine açıklık getirilmeye çalışılacaktır.