1999 Marmara depremi sonrasında Halıdere-Türkiye’de gerçekleştirmiş olduğum Masal Evi’ndeki anlatılara odaklanan bu makale, terapötik bir araç olarak hikâye anlatımının rolü üzerine öz düşünümlerimi sunmaktadır. Uygulamalı halkbilimi teorilerinden esinlenen bu girişimde, çocukların travmatik deneyimlerinin üstesinden gelmelerine yardımcı olmak için geleneksel halk masallarını kullandım. Donald Haase ve Jack Zipes gibi halkbilimcilerin yaklaşımlarını temel alan hikâye anlatımı etkinlikleri, çocukların duygularını keşfetmeleri ve iyileşmeye başlamaları için güvenli ve kültürel açıdan uygun bir ortam yaratmak amacıyla masalların iyileştirici potansiyelinden yararlanmıştı. Hikâye anlatımı seansları, geleneksel anlatıların karmaşık duyguları ifade etmek için araçlar haline gelmiş ve çocukların kendi kayıp ve yerinden edilme deneyimlerini yansıtan anlatılarla etkileşime girmelerine olanak tanıyan kültürel açıdan hassas bir terapötik ortam sağlamıştır. Bu yaklaşım aynı zamanda, çocuklara masalların psikolojik manzaralarında gezinmelerine yardımcı olabilecek hem umut hem de aidiyet duygusu sunabilecek “cuento terapisi” gibi tekniklerle de uyumluydu. Bu makale, kendini ifade etmeyi ve topluluk desteğini teşvik eden hikâye anlatımı oturumlarına ait bilgiler vermekte ve nihayetinde hikâye anlatımı ve masallara yönelik kültürel açıdan hassas yaklaşımların travmadan etkilenen nüfuslarda topluluk odaklı iyileşmeyi nasıl kolaylaştırabileceğini ortaya koymaktadır. Türkiye’nin önemli depremlerle şekillenmiş olan sismik coğrafyası, özellikle depremden kurtulan genç nüfus üzerinde derin psikolojik yaralar bırakmıştır. Bu bağlamda ortaya çıkan anlatı seansları halk masallarının nasıl rahatlık sağlayabildiğini ve dayanıklılığı teşvik ederek çocukların travmayı işlemelerine ve istikrar duygusunu yeniden inşa etmelerine olanak tanıdığını göstermişti. Anlatılar gönüllüleri, aileleri ve çocukları bir araya getirerek sadece iyileşme için güvenli bir alan oluşturmakla kalmadı, aynı zamanda cinsiyet eşitliği ve demokrasi değerlerine duyarlı bir topluluk duygusunu da yeniden canlandırmaya yardımcı oldu.