Travmatik olaylar, yaşamın doğal akışını bozan ve her zaman var olan durumlardır. Bireylerin yaşam serüveni içinde travmatik bir olayla karşılaşma yaygınlığı %21.4 ile %89.6 arasında değişmektedir. Deprem gibi travmatik olaylara tanık olmak, derinlemesine etkileyen, kaygı ve strese yol açan deneyimlerdir. Afetlere maruz kalmak, genel bir sıkıntı hali, endişe, korku, tekrarlayan rahatsız edici anılar ve depresyon belirtilerine yol açabilir. Bu durum, etkilenen bireylerin yaşam kalitesini ve psikososyal işlevselliğini ciddi şekilde bozabilir. Bu araştırmanın amacı, Türkiye’de yaşanan 6 şubat depremi sonrasında, depremin yarattığı olumsuzlukların çocukları otizm spektrum bozukluğuna (OSB) sahip anneler üzerindeki psikolojik etkilerini araştırmaktır. Aynı zamanda araştırma bu annelerin yaşadığı olumsuz durumları ve diğer psikolojik sorunlarını belirlemeyi ve bu sorunlarla başa çıkma stratejilerini anlamayı hedeflemektedir. Niteliksel ve betimleyici bir araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veriler, katılımcılarla yapılan derinlemesine görüşmeler ve odak grup tartışmaları yoluyla toplanmıştır.
Bu yöntem, katılımcıların yaşadığı duygusal ve bilişsel süreçlerin daha derinlemesine anlaşılmasını ve detaylı bir analiz yapılmasını sağlamıştır. Araştırma, otizm spektrum bozukluğuna sahip çocukları olan annelerin, travma sonrası stres belirtilerinde artma ve diğer ruh sağlığı sorunlarına karşı daha savunmasız olduğunu ortaya koymaktadır. Otizm spektrum bozukluğu olan çocukların özel gereksinimleri sürekli bakım ve gözetim gerektirdiğinden, annelerin uzun vadede stres düzeylerini artırarak psikolojik sorunlar yaşamalarına yol açarken, deprem gibi büyük çaplı bir travmatik olay, çocukların düzen ve istikrar gereksinimi üzerinde olumsuz etkiler yaratarak, annelerin güvenlik ve kontrol duygularını zedeleyerek, travma sonrası stres belirtilerini artırarak ek bir psikolojik yüke neden olmaktadır. Sonuç olarak, bu tür desteklerin sağlanması, afet sonrası psikolojik dayanıklılığı artırmada kritik bir rol oynayabilir.