Bu çalışma, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremin, deprem bölgelerinde yaşayan bireylerin kaygı düzeyleri üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışma, doğal afetlerin bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini anlamayı, afet sonrası destek programlarının planlanmasına bilimsel bir temel oluşturmayı ve özellikle kaygı düzeylerini etkileyen demografik faktörleri (yaş, cinsiyet, medeni durum, sosyo-ekonomik durum) değerlendirmeyi hedeflemektedir. Deprem gibi yıkıcı olaylar, bireylerin travma sonrası süreçte karşılaştıkları zorlukları anlamak ve bu süreçte uygun müdahaleler geliştirmek açısından büyük önem taşımaktadır. Araştırmanın çalışma grubu, 6 Şubat 2023 tarihinde deprem bölgelerinde yaşayan ve 18 yaş üzerindeki bireylerden oluşmaktadır. Toplamda 260 katılımcı, kartopu örnekleme yöntemi ile seçilmiş ve gönüllülük esasına dayalı olarak çalışmaya dahil edilmiştir. Bu katılımcılar, deprem bölgelerinde yaşamış ve bu süreçte çeşitli düzeylerde psikolojik etkilenimlere maruz kalmış bireylerdir. Veri toplama araçları olarak Beck Anksiyete Envanteri ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmış, veriler çevrimiçi platformlar üzerinden toplanmıştır. Verilerin analizi SPSS-24 programı ile gerçekleştirilmiştir. T-testi, ANOVA ve Post-Hoc Scheffe testleri uygulanarak katılımcıların kaygı düzeyleri ile demografik değişkenler arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Analiz sonuçları, cinsiyet açısından kaygı düzeylerinde anlamlı bir fark olmadığını göstermiştir. Ancak, yaş gruplarına göre yapılan analizlerde, 18-24 yaş grubundaki bireylerin kaygı düzeylerinin diğer yaş gruplarına göre anlamlı derecede daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, üniversite mezunlarının kaygı düzeylerinin daha düşük eğitim düzeyine sahip bireylere kıyasla anlamlı derecede yüksek olduğu bulunmuştur. Sonuçlar, genç bireyler ve yüksek eğitim düzeyine sahip kişiler için özel olarak tasarlanmış psikososyal destek programlarının gerekliliğini vurgulamaktadır. Bu araştırma, deprem sonrası bireylerin psikolojik durumlarını anlamaya yönelik önemli bir katkı sunmakta ve doğal afetler sonrası destek hizmetlerinin planlanmasında dikkate alınması gereken veriler sağlamaktadır.