Türkiye’de etnolojinin kurgulanışı, kendi toplumundaki “durağan” grupları incelemek şeklin-
de olmuştur. Bu kurgulanışın gerekçesi, modernleşme sürecinde sorunlar yaşayan ülkede yaşanan
çatışmaların köklerini inceleyerek bu sürece katkıda bulunmak olarak özetlenebilir. Bir etnolog
olan Sedat Veyis Örnek, akademik hayatının tamamında bu süreçte aktif bir rol oynamıştır. 1970’li
yıllardan itibaren etnolojiden halkbilime doğru kayan Örnek’in halkbilim alanındaki başyapıtı
Türk Halkbilimi adıyla 1977 yılında yayımlanmıştır. 1980 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Ta-
rih-Coğrafya Fakültesi bünyesinde “Halkbilim” kürsüsünü de kuran araştırmacının adı geçen ese-
ri, onun halkbilim anlayışının omurgasını vermektedir. Eser incelendiğinde Örnek’in halkbilimi
oldukça “etnolojik” biçimde ele aldığı görülmektedir. Bu bakış açısı, araştırmacının birikimiyle
yakından ilişkilidir. Bu bakış açısının, Türkiye halkbilim araştırmalarında “halkbilim” ile “halk
edebiyatı” arasında bir ikiliğin olduğu yönündeki yanılsamaya, belli oranda katkıda bulunduğunu
söylemek mümkündür. Öte yandan bilimde objektifliği öne çıkarması, araştırma yaptığı insanları
“nesne” olarak algılamasında belli bir paya sahip olup bu noktada sadece kavramsal bakımdan
değil, etik sorunlara yol açabilecek bazı önerilerde bulunmasına da sebep olmuştur.