Geleneksel toplumlarda kadının erkeğe nazaran ikincil konumda yer almasının somut
örneklerinden bir tanesinin miras hakkı ile ilgili pratikler olduğunu söylemek mümkündür.
Bu konu ile ilgili olarak, Türkiye özelinde bir değerlendirme yapacak olursak, Türkiye’nin
heterojen bir nitelik gösterdiğini söyleyebiliriz. Farklı bir deyişle, yasal düzenlemeler
ele alındığında, kadın ve erkeğin eşit miras hakkına sahip olduğunu, ancak pratikteki
uygulamalarına bakıldığında ise, bu eşitliğin her zaman gerçekleşmediğini görmek mümkün.
Ekonomik ve kültürel unsurların, bu olgunun arkasında yer alan faktörler arasında olduğunu
belirtmek mümkün. Kız kardeşlere, kız çocuklarına mirastan eşit pay vermek aile para ve
diğer aile kaynaklarının israfı olarak algılanmaktadır. Gelecekte, bu kesimlerin evlenip başka
ailelerin bir parçası, bir yabancı haline gelmesi durumu, böylesine inanışın oluşmasında
etkili olabilmektedir. Çünkü, para ailenin malıdır ve aile içinde kalmalıdır.
Bu yazıda, Türkiye’nin Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde baraj inşaatı nedeni ile
toprakların istimlak edilmesiyle devlet tarafından verilen bedellerin, varisler arasındaki paylaşımı, fenomenolojik hermeneutik ve “Kapsayıcı Kültürel Sosyoloji ” bakış açıları ile
incelenmektedir. Toprakları istimlak edilen 28 kişi ile gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış
derinlemesine mülakat sonuçlarına göre, kadın ve erkek katılımcıların, istimlak bedellerinin
kadın ve erkek varisler arasında eşitsiz bir şekilde dağıtılmasını kabul ettikleri gözlenmiştir.
Bu sonuç ile ilgili olarak, yazıda böylesine bir olgunun arkasında yer alan unsurlar adalet,
toplumsal cinsiyet ve gelenek kavramları çerçevesinde tartışılmaktadır.