Değirmenci ile değirmene un öğütmeye gelen kadın arasında geçen olayların söyleşme/
deyişme üslubuyla tasvir edildiği müzikal eserler, Anadolu’da ve Anadolu dışı coğrafi
alanlarda yaşayan Türk topluluklarında yaygın olarak görülmektedir. Kaynağı ya da ilk
olarak ortaya çıktığı yöre konusunda henüz fikir sahibi olamadığımız bu tarz eserlerin, kimi
zaman melodik, kimi zaman da tematik varyantlar halinde dilden dile aktarılarak günümüze
değin varlığını sürdürdüğü bilinmektedir. İletişim ve etkileşimin sınırlarıyla doğru orantılı
biçimde coğrafi yayılma alanını Anadolu sınırları dışına taşıyan bu tarz eserlerdeki en
belirgin özelliğin “karşılıklı söyleşme” üslubu olduğunun altını çizmekte fayda vardır.
Zira bu özellik “Değirmenci ile Kadın” deyişmesini, Anadolu’da ve Anadolu dışı coğrafi
alanlarda görülen “değirmen” ya da “değirmenci” konulu diğer eserlerden ayıran en önemli
unsurdur. Diğer yandan, Türkiye’de “Değirmenci Kantosu” adıyla 20. yüzyılın ilk yarısında
piyasaya sunulan plaklarla profesyonel icra ortamına taşınan bu tarz eserlerin, belirli halk
kitlelerinde hangi yolla yaygınlık kazandığının, literatür taraması ve varyant karşılaştırması
yapılarak sorgulanması gerekmektedir. Bu çalışmada, “Değirmenci ile Kadın” deyişmesinin
yazılı-basılı ve işitsel literatürdeki örnekleri ele alınarak, bu tarz eserlerin yayılma imkânı
bulduğu alanlar tanımlanmakta ve farklı varyantların oluşum koşulları üzerine temel bir
tartışma başlatılmaktadır. Ayrıca, Yunanca güfteyle seslendirilen bir örnek üzerinden bu tarz
eserlerin kültürlerarası etkileşim sürecindeki durumuna atıfta bulunulmaktadır.