Bu makalede Başkurt epik edebiyatı ve günümüz kültürel uygulamalarında "yenlenep ayuryu"nun (cin yerleşmesi) temsillerini inceliyoruz. Başkurtların yaygın islami ve islam öncesi dinî ve kültürel inançlarında görünmez cinlerin insan bedenine nasıl nüfuz ettiğini açıklamaktayız. Cin yerleşmesinin insan bedeninde ve psikolojisinde çeşitli tıbbi semptomların yaşanmasına sebep olurken bazen de hiçbir hastalık belirtisi göstermediğini tespit ediyoruz. Kültürel kaynaklarda cinlerin yerleştiği bedenler vasıtasıyla konuşmasının veya hareket etmesinin nasıl açıklandığını ortaya koyuyoruz. Post-fenomenoloji yöntemine dayanarak içine yerleşilmiş kurbanlar ve sosyal çevrelerinden; kötü ruh yerleşmesi ve bununla ilgili yorumlarını açıklamak üzere yayılma ve bulaşma modellerinin uygulanabilirliğini tartışıyoruz. İçine girip yerleşme olayını, standart dışı bir mücadeleye istemsiz tepkinin acıklı biçimlerine neden olan dış varlığın bulaşması sonucu olarak kavramsallaştırıyoruz. Kişinin dünya hayatına girmesiyle birlikte bulaşıcı dış varlıklar, toplumun ve bölgenin tamamına yayılır, bu sırada sosyal çevre ile etkileşime girerken sürekli olarak mutasyona uğrayıp yeni biçimler alır. Bulgularımız sonucunda, yerleşme vakasının geleneksel rutinleri ihlal eden ve kurbanların dünya hayatını yıkan bu dış varlıkların istilası ve o anda hazır bulunmasından kaynaklandığı şeklinde ele alınması gerektiği önerilmektedir.