İkinci Yeni topluluğunun poetik evrenini benimseyen Ülkü Tamer, şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, tiyatro, anı, antoloji türünde de eserler kaleme alır, tercümeler yapar. 1937-2018 yılları arasında yaşayan Tamer, çocukluk yıllarını doğduğu şehir olan Gaziantep’te geçirir. Gaziantep, Tamer’in hikâyelerinde coğrafyası, iklimi, insanı, gelenek ve âdetleri ile bir hafıza mekânı olarak yer edinir. 1991 yılında Can Yayınları tarafından basılan Alleben Öyküleri başlıklı kitapta; “Sitti Zeynep”, “Çete İsmail”, “Şekerci Asım” ve “Macı Hüseyin” başlıklı dört hikâye bulunmaktadır. Tamer, bu hikâyelerde karakter odaklı bir anlatı yöntemi tercih eder. Bu kişiler, Tamer’in çocukluğunu geçirdiği şehirde hafızasında kalan ve şehirle arasındaki aidiyet bağlarını geleceğe taşıyan sembol kişiler olarak yer alır. Ülkü Tamer’in Alleben Öyküleri adlı kitabındaki dört hikâyenin merkezi karakterleri, yaşadıkları şehrin kimliğine katkı sunan içselleştirilmiş ötekiler ve yalıtık ötekilerdir. Çete İsmail, Şekerci Asım ve Macı Hüseyin isimleriyle kurgulaştırılan karakterler, toplum tarafından “içselleştirilmiş ötekiler” olarak nitelendirilebilirler. Zira onlar şehrin kimliğine katkıda bulunan, toplumsal dışlanmaya maruz kalmayan ancak kendi kişilik özellikleriyle toplumun normlarından farklı davranışlar sergileyen kişilerdir. Sitti Zeynep ise gençlik yıllarında sevdiği İdris’le kaçarken yakalandıktan sonra İdris’i öldüren Tahir’i vurduktan sonra aklını yitirmiş olması dolayısıyla “yalıtık öteki” konumuna gelir. Ülkü Tamer’in Alleben Öyküleri kitabında yer alan dört hikâyede de çocuklar başkişinin yaşamına yön veren ve vakanın gelişimine doğrudan katkıda bulunan karakterlerdir. Toplumun öteki olarak etiketlediği başkişilerin kendilerine bir sığınak alanı olarak gördüğü çocuk karakterler, onların âdeta şifacısı konumundadır. Bu makalede; şehirlerin kimliği, hafıza mekânı oluşları “şehrin sahipleri” ve “ötekileri” üzerinden ele alındı. Alleben Öyküleri çerçevesinde etiketleme ve ötekileştirme kavramları odağında şehirlerin kimliğinin oluşmasına etki eden ve öteki olarak kodlanan bireylerin toplumsal yapıyla ilişkileri irdelendi. Bu çerçevede “yalıtık öteki” ve “içselleştirilmiş öteki” olarak iki kavramsallaştırma yapılarak Alleben Öyküleri’ndeki karakterlerin toplumla uyum ve uyumsuzlukları metin merkezli olarak incelendi.