Gerek modern dünyada gerekse ilkel dönemlerde insanlığın en temel sorusu evrenin ve
insanın neden ve ne şekilde var olduğudur. İlkel toplumlarda henüz bilimsel bilgi üretememiş
olan toplumsal düşünüş, sahip olduğu hayal gücü, düşünme ve imgelem yetenekleri ile evreni
ve yaratılış olaylarını algılamaya çalışmıştır. Bu çaba sonucunda, kültürel doku ile bağlantılı,
kutsallık atfedilen kurgular olarak mitler inşa edilmiştir. İnsana dair pek çok soruyu konu
edinen mitler arasında kozmonogoni mitleri, evrenin ve insanın yaratılışını anlatır ve bütün
dinsel ve mitik yapılar içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Kozmogoni mitlerinde, içinde geliştikleri toplumun en önemli karakterleri ve yaratılışın
özü olarak kabul edilen kutsal madde yer alır. Bu mitlerin içerdiği detaylarla, içinde doğdukları
ekin hakkında önemli ipuçları verdiklerini söylemek mümkündür. Bu bağlamda, geniş
İslam kültürü içinde Alevi-Bektaşi inancının özgün yerini tespit etmek açısından yaratılış
mitlerinin detaylı bir şekilde incelenmesi önemlidir. Pek çok kültürün ve inancın etkileşimi
ile bir din senkretizmi örneği olan Alevi-Bektaşi inancı mitik yapısı ile de dikkat çekmektedir.
Pek çok mitin ve mitik karakterin yer aldığı bu yapı içerisinde kozmogoni mitleri ve
yaratılış bağlamında Kırklar Meclisi miti Alevi-Bektaşiliğin çok katmanlı senkretist yapısını
sergilemesi açısından önemli bir yere sahiptir. Bu mitlerde Alevi Bektaşi inancının etkileşim
içinde bulunduğu birçok kültürün izleri görülmektedir. Bu çalışmada, yaratılış mitleri
ve Kırklar Meclisi miti üzerinden Alevi Bektaşi inancının senkretist yapısını ortaya koymak
amacıyla, bu inancın yansımalarını sergileyen Şah İsmail Hatai ile Pir Sultan Abdal’ın nefes
ve deyişleri incelenmiştir. Aleviliğin geniş ve çok katmanlı yapısı içinde deyiş ve nefesler
sınırlayıcı ve yol gösterici tutamaçlar olmuştur. Bu hedefler doğrultusunda deyiş ve nefesler
irdelenirken arketipçi eleştiri ve sosyolojik inceleme yöntemleri kullanılmıştır.