Edebiyat teorisi odaklı pek çok çalışmada bir yazarın kendinden iz taşımadan eser üretmesinin imkân/sız/lığı üzerinden yapılan tartışmalar mevcuttur. Bu tartışmalardan ziyade Wayne C. Booth, kurmacanın retorikten ne kadar bağımsız kalabileceğini sorgularken “ima edilen yazar” kavramını ortaya çıkarır ve yazarın temsil ettiği türevlerini sunar. Bu zımni imge, bazen daha az bilgiye sahip bazen de kasıtlı olarak birtakım boşluklar yaratıp ironiyi kuvvetlendiren bir ima edilen yazar tarafından kurulur. İma edilen yazarın oluşturduğu varsayılan anlatıcının bilinçli ya da bilinçsiz olarak bıraktığı mesafe üzerinden şekillenir. Çalışmada bildirişimsel ve poetik anlatı teorisinin farklı tanımladığı anlatıcı terimi, edebî üretim çıktısı üzerinden tartışılmıştır. Yapısalcı/klasik ve klasik sonrası anlatı bilimin ortaya koyduğu paradigmalar üzerinden anlatının üretilmesiyle alımlanmasının farklarına değinilerek güvenilmez anlatıcının neden anlatıya dâhil edildiği ve metni nasıl yönlendirdiği konusunda iyi bir örneklem olacağı düşünülen Murat Gülsoy’un Bu Kitabı Çalın kitabı ve özellikle aynı isimli öyküsü makalenin kapsamını oluşturmaktadır. Bu kapsamda öykü türüne özgü bir okur sözleşmesinde “güvenilmez anlatıcı”nın rolleri değerlendirilmiştir. Anlatısal araçlardan üstkurmaca ve metakurmaca arasındaki ayrımdan yola çıkılarak anlatı düzeyleri tartışılmış ve edebî eserdeki yanılsama etkisinin gereklilikleri sorgulanmıştır. Böylece alımlama merkezli modelde yazarın ve anlatıcının muhatapları yorumlanmıştır. Anahtar sözcükler: güvenilmez anlatıcı, ima edilen yazar/okur, tür sözleşmesi, öykü, Murat Gülsoy.