Askeri bir stratejinin uzantısı olarak alanda hâkimiyeti sağlamak amacıyla gündeme getirilen
ve ağırlıkla 1990’ların ortalarında uygulanan yeniden iskân politikası, bir milyonun
üzerinde insanın zorla yerlerinden edilmesine neden olmuş yakın tarihimizin önemli “toplu
sürgün” olaylarından biridir. Binlerce aile plansız, çoğunlukla birkaç gün içinde ve zorla
büyük kentlere göç ettirilmiştir.
Köylerinden zorla göç ettirilenlerle ilgili çalışmalar bugüne kadar ağırlıklı olarak meseleye
“Kürt sorunu” bağlamında yaklaşmışlardır. Meselenin “Kürt Sorunu” gibi etno-politik
bir boyutunun olmasının yanında; göç-mülksüzleşme ve proleterleşme bağlamında belirgin
bir de “sınıf boyutu” vardır. Bu boyut bugüne kadar çok fazla öne çıkarılmamış ve incelenmemiştir.
Bu temel gerekçeyle, çalışma, 25 yıldır süren “iç savaş”tan kaynaklanan ve köylerinden
zorla göç ettirilen köylülerin mülksüzleşme ve proleterleşme süreçlerini aydınlatmak
üzere bir köy araştırmasına dayanmaktadır.
Araştırmayla, “kent yoksulluğu” olarak ifade edilen olgunun bugünkü aritmetiğinde
1990’ların mülksüzleştirme uygulamalarının etkisi ile kent yoksullarının toplumsal kimliği
sorularına yanıtlar aranmaktadır. Sonuç olarak, elimizdeki çalışma her ne kadar 90’ların ortalarında
uygulanan yeniden iskân politikası sonucu Tunceli’nin merkez köylerinden biri olan
Müşkirek Köyü’nün mülksüzleşmesine ve yoksullaşmasına özel olarak ışık tutuyorsa da;
genel olarak bahsedilen dönemin politikaları sonucu yerlerinden edilen milyonların sınıfsal dönüşümleri hakkında da fikir üretmektedir. Açık uçlu sorulardan oluşan ve nitel görüşme
tekniği kullanılıp alanın bilgisine müracaat edilerek gerçekleştirilen çalışmamız, “kent yoksulluğu”
olarak kristalize olan sorunun çözümüne dair bir iki öneri sunmaktan da doğaldır ki
imtina etmemektedir.