Bu makalenin amacı Bektaşi tarikatının kurucusu olarak kabul edilen Hacı Bektaş Veli’nin kerameti
sonucu taşlaştığına inanılan buğday ve mercimek tanesi şeklindeki taşların yutulmasıyla gebe
kalınması ritüelini tohum ve toprak metaforu üzerinden inceleyerek, içerdiği yaratılış inancıyla ritüelin
ataerkil sistemi nasıl meşrulaştırdığını ve yeniden ürettiğini araştırmaktır. Kurulan tohum/sperm,
toprak/rahim analojisi yaratılışta erkeğe hayat verici, kadına da besleyici taşıyıcı rol atfeder. Doğurmakve can vermeyi birbirinden ayıran yaratılış inancı dünyevi düzlemde monogenetik yani tekkaynaklı
üreme savıyla, yani doğacak olan çocuğun erkeğin sperminde bulunduğu iddiasıyla, ilahi düzleminde
ise monoteist inançla, evrenin ve insanın tek bir yaratıcısı olduğunu iddiasıyla ifadesini bulur. Tanrı
ve erkek arasında simgesel bir bağ kurulur, hayat verme, yaratma üzerinden erkeklik babalıkla
ilişkilendirilir ve öyle tanımlanır. Yaratılışta kadını edilgen olarak konumlayan ve hayat verme gücüyle
tanımlanan babalık, erkeğin egemenliğinin kurumsallaştığı sistem olan ataerkilliğin temel unsurudur.
Her varlığın Tanrı’nın tecellisi olduğu kabul edilen Alevi-Bektaşi inancında ise, her ne kadar yaratan
ve yaratılan arasında mutlak bir ayrım olmasa da, akla tekabül eden ilke eril ve aktif olarak tanımlanır,
dolayısıyla yaratıcı güç atfedilen yine erkektir. Hacı Bektaş Veli’nin hayatı hakkında bilgi veren ve
15. yüzyılda yazılmış olduğu tahmin edilen Vilayet-name’de geçen iki olağanüstü doğum öyküsünde
kullanılan kan, tohum ve toprak metaforları da, monoteist inanç ve monogenetik yaratılış savıyla
uyumlu biçimde üremede babaya yaratma ve soyunu devam ettirme kudretini, anneye besleyicilik ve
taşıyıcılığı atfederek, baba soylu akrabalık hakkında bilgi verir. Hacı Bektaş Veli’nin kan bağı yoluyla
evlatları olduğuna inanılan Ulusoy ailesi ve onlara bağlı Alevi-Bektaşi topluluklar arasında azalarak
da olsa devam eden taş buğday veya mercimek yutma ritüeli, Hacı Bektaş Veli’nin ilahi düzeydeki
yaratma gücüne vurgu yaparak, onu ritüel sayesinde doğduğuna inanılan buğday ve mercimek
bebeklerin ilahi düzlemdeki babası yapar. Dünyevi düzlemdeki babanın varlığını gerektiren bu ritüel,
ancak doğum sonrasında dünyevi düzlemdeki babanın, ilahi düzlemdeki yaratan Hacı Bektaş Veli’nin
yaratma gücüne kurban keserek saygı ve minnet sunmasıyla sona erer. Kısaca, bu makale, Hacı Bektaş
Veli ile ilgili yaratılış hikâyelerinde ve yaratılış ritüelinde kullanılan metaforlar aracılığıyla ilahi ve
dünyevi düzlemde babalığın nasıl kurgulandığını ve birbiriyle nasıl ilişkilendirildiğini inceliyor.