Anadolu söylenceleri, ülkelerin kültür mirasının belirgin göstergeleri olarak tanımlanan
kaynak niteliğindeki eserlerdir. Kültürlerarası iletişimin kurulması bağlamında geçmişten geleceğe
uzanan bir köprü olarak tanımlanabilen söz konusu Anadolu söylenceleri, masalları,
hikâyeleri vb. eserleri, kültürlerin üst üste yerleşmesi ve örülmesiyle şekillenmekte, nesilden
nesillere aktarılırken yeniden yapılanmaktadır. Keza, Anadolu anlatılarının tarihsel bir belge
niteliği taşımaları, gerçeklik payı taşımalarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle söz konusu
anlatıların bir ülkenin kültür tarihinin bileşenlerinden olduğu söylenebilir. Öyle ki anlatıların
kişilerin yaşadıkları ülkelerin yapısal örüntüsüne göre şekillendiği de ifade edilebilir bir
gerçektir. Bu makale kapsamında bireylerin, öğrenme koşulları göz önünde tutularak Anadolu
söylencelerini algılama duyarlılıklarının değişkenliği incelenmektedir. Yöntem, Anadolu
mitolojilerinin farklı bireylere göre ifade ediliş biçimlerinin incelenmesi amacıyla tasarım öğrencilerinden oluşturulan bir grup öğrenci ile atölye çalışması gerçekleştirilmesi ile oluşturulur.
Aynı ya da farklı efsanelerin kişilerin yorumlama ve kâğıda yansıtma biçimlerindeki
değişkenliğinin gözlendiği atölye çalışmasında, uygulamalardaki farklılıklar, işaretler ve
semboller tasarım değerlendirme açısından / kültür ve sembol bağlamında incelenmektedir.
Algı ve yorumlama farklılıklarının nedeni, bilinen ve bilinmeyen anlatıların yorumlanış şekilleri
ve yaratıcılık süreci bu makale kapsamında değerlendirilmektedir. Araştırma sonucunda,
öğrenilmiş simgelerin ve sembollerin kişiler üzerindeki anlam farklılıklarının tasarımlara
yansıması ile belirginleşmektedir. Sonuç olarak, öğrenme ve bilgiyi kodlama farklılıklarının
kültürel bağlamda kişiden kişiye göre değişiklik gösterdiği açıktır.