Bu makalede Yeni Medya’nın bazı temel özelliklerinden bahsediliyor. Bir tanımlama denemesinden
çok yeni medyaya nasıl yaklaşılması gerektiğine dair bir dizi öneriyle birlikte
bu medya türünün diğer medya türlerinden ayrıldığı ana noktalar ve başlıca eleştiriler dile
getiriliyor. Bu önerilerin içinde yeni medyanın hâlâ gelişimini tamamlamamış bir medya
türü oluşunun vurgulanması, medya tüketicileriyle üreticilerin aynılaştığının belirtilmesi ve
yeni medya kullanımının da birtakım öğrenilme süreçlerinden geçmesi gerektiği iddiası da
var. Bu sınır belirleme denemesinden sonra medyanın ana kurucu öğelerinden biri olduğu
kamusal alan fikriyle yeni medyanın yükselişi arasında ilişkiler kuruluyor. Yurttaşların özel
alanları dışındaki konuları kamusal bir ölçekte müzakere edebildikleri bir alan olarak tahayyül
edilen kamusal alanın geç modernlik döneminde çeşitli nedenlerle işlerliğini zayıflamıştı.
Müzakere sürenin ana unsurlarından kitle medyasındaki sahiplik yapıları da bu zayıflamanın
önemli nedenlerinden biri sayılıyordu. Yeni Medya’nın bir tür teorik ve pratik kriz yaşanan
kamusal alan fikrine açılım getirebileceği bu makalenin sonraki bölümlerinde vurgulanıyor.
Öncelikle genel olarak yeni medya teknolojilerinin yurttaşların kamusal iletişime katkıda
bulunabileceği bir yapıya sahip olduğuna işaret eden literatüre bakılıyor. Daha sonra kamusal
alanın oluşumunu sağlayan ama sonraki dönemlerde etkisini kaybeden kitle medyasının ana
parçalarından olan gazetecilik üzerinde yoğunlaşılıyor. Yeni medya teknolojilerinin gazetecilik
üzerinde getireceği dönüşümler iki somut gelişme üzerinden, blog’lar ve yurttaş gazeteciliği,
işleniyor. Bu dönüşümlerin yurttaşların bizzat haber üretimine katılımıyla gazeteciliği
de zenginleştiren ve dolayısıyla kamusal iletişimi artıran bir boyutu olduğu iddiasıyla makale
sona eriyor.