Bu çalışmada Japon yazar Şiga Naoya’nın “Manazuru” adlı öyküsü ile Halikarnas
Balıkçısı’nın “Deniz Oğlu” adlı öyküsü karşılaştırılmıştır. Yer, zaman ve karakter
açısından birbirine benzer sorunsallara sahip olan bu iki öyküde deniz kavramı ele
alınmış, anlatısal ve sembolik öğelerine ayrıştırılarak incelenmiş, öyküler arasındaki
ortak ve farklı noktalar tespit edilmiş, daha sonra da her iki yazardaki deniz temasına
yaklaşım biçimine bir yorum getirilmiştir.
Her iki öykünün kahramanı da gelecekte denizci olmayı düşleyen çocuklardır.
Ancak Halikarnas Balıkçısı, öykünün anlatım dokusu içinde kahramanını ve
denizi, yaşanan zamandan, mekândan ve toplumsal çevreden kopuk birer mitolojik
fenomen olarak irdelemiştir. Şiga Naoya’da ise aynı yaştaki başkahraman çocuksu,
insani tutkuları olan, çevresiyle devamlı etkileşim içinde bulunan bir karakterdir.
O ve onun etrafındaki insanlar için deniz, fırtınasıyla, dalga sesleriyle, müziksel
çağrışımlarıyla anıların ve düşlerin kapısını aralayan bir dünya olduğu kadar
insanların geçimini sağladığı bir ekmek kapısıdır.
Bu karşılaştırmanın da ortaya koyduğu gibi, Japon yazar Şiga Naoya’nın
betimlediği deniz, Halikarnas Balıkçısı’nın betimlediği denize göre daha gerçekçidir