Toplumsal ilerlemenin ancak bilim ışığında olacağına inanan pozitivist bir
aydın olan Erişirgil, bilimsel bir yaklaşımla Türk inkılâbının anlaşılması ve geleceği
hakkında varsayımlarda bulunabilmek için inkılabı hazırlayan toplumsal nedenlerin
incelenmesi gerektiğini ifade eder. Erişirgil’e göre inkılâbı içinde olduğumuz için
oluşunu algılayabiliriz. Fakat algılamak anlamaya ve anlatmaya yeterli olmayabilir.
Algılanan şeyin sebepleri üzerinde düşünmedikçe bir sistem dâhilinde ortaya
koymadıkça, felsefesini oluşturmadıkça anlaşılması ve benimsenmesi mümkün
değildir. Bu nedenledir ki bir fikir akımının, bir toplumsal değişimin ideolojisi
yapılmadıkça, geçmişe dönme durumu olabilir. Holistik bir bakış açısı ile Erişirgil
Türkiye devletini, yeni toplumsal anlayışı ve bu anlayışa dayanan sosyal kurumları,
iktisadi anlayışı ile bir bütün olarak tanımlar. Ve bu bütün ilmi olarak incelenmesi
gerekir. Erişirgil, çağdaşlık ile laiklik arasındaki ilişkiyi açıklayarak İnkılâp laik devleti
zorunlu hale getirmiştir der. Ona göre devlet yüzyılımızda dünyevi bir kurumdur.
Devletin uhrevi amaçlara yarayan bir kurum olması ancak onu mahiyetinden
çıkarmakla mümkün olur. Dünyevi mahiyetini kaybetmiş bir devletin zamanımızda
yaşayabilmesi mümkün değildir. Erişirgil’e göre devletin varlığını koruması için
kendisini uhrevi konumda göstermek isteyen fikir ve grupların tahakkümünden
kurtarmaya çalışması şarttır. Bu dinin ruhuna da uygundur. Laik bir bakış açısı ile
din ve devlet işlerinin ayrılması gerektiğini inkılâbın, devlet özgürlüğünü sağladığı
kadar dini de kendi mecrasına sevk ederek ona da özgürlük kazandırdığını belirtir.