Toplumun ve toplumsal gelişimin hizmetinde, halka açık, insana ve yaşadığı çevreye tanıklık
eden materyaller üzerinde araştırma yapan ve sunduğu eğitim olanaklarıyla halkın estetik
zevkiyle bilgi düzeyini artırmayı amaçlayan müzeler, 21. yüzyılda eğitim ve iletişime olağan
işlevlerden daha fazla önem verilmektedir. Müze işletmeciliği, müzede pazarlama stratejileri,
profesyonel sergi tasarımcılığı, halkla ilişkiler, ziyaretçi politikaları, sergi ve kültürel miras yönetimi
ile müzede eğitim gibi kavramlar sıkça kullanılır ve uygulanır hale gelmektedir. Bu noktada
bazı müzeler hedef kitlelerini daraltmakta ve eğitimi ana amaç haline getirmektedir. Etkin,
yaratıcı ve çağdaş bireylerin yetiştirilmesine katkı sağlamak amacından yolan çıkan Çocuk Müzeleri
de bu müze türlerinden biridir. 1899 yılında New York Brooklyn’de açılan dünyanın ilk
çocuk müzesi, yaparak ve yaşayarak öğrenmenin vücut bulduğu bu anlayışın 21. yüzyıla taşınmasında
önemli bir rol oynamıştır. Günümüzde İngiltere’den Mısır’a, Rusya’dan Avustralya’ya
kadar dünyanın çok sayıda ülkesinde etkileşimli sergiler tasarlayan çocuk müzeleri bulunmaktadır.
Bu çalışma Avrupa’daki çocuk müzeleri sınırlı tutulmuştur. Ayrıca Avrupa’da çocukluğun
toplumsal tarihi ve oyuncak üzerine yoğunlaşmış bazı müzelerle ilgili bilgi verilmiştir. Frankfurt
ve Hamburg’daki çocuk müzeleri çocukların dokunarak, yaparak ve yaşayarak öğrenmelerini
amaçlayan ve bu amaçla sergi hazırlayan kurumlar olarak Avrupa’daki çocuk müzelerine örnek
oluşturmak amacıyla tanıtılmıştı