Kuşlar tüm dünya kültürlerinde olduğu gibi Türk kültüründe de önemli bir yere
sahiptir. Tarih boyunca insanlar için zaman zaman korkulacak ve çekinilecek bir hayvan
olması yanında zaman zaman da inancın bir parçası olarak sembolik bir anlam ifade
etmiştir. Türklerin İslâmiyet’ten önceki inanç sistemlerinde de kuş figürlerine sıkça
rastlanmıştır. Şamanizm’de Şamanların giydikleri cübbelerin üzerinde hayvan ve kuş
resimleri bulunmaktaydı. Bunun yanı sıra Oğuz boylarında boyun sembolü olan kuş
figürlü ongunlar da yer almıştır. Anadolu sahası dışında Yakut, Kazak-Kırgız ve Başkurt
folklorlarında da kuş önemli bir sembol olarak kabul görmüştür. Kuşlar, halk türkülerinde
sıkça karşılaşılan hayvanlardan biridir. Türkülerin oluşum sürecinde türkü yakıcılarına
ilham kaynağı olmuşlardır. Kuşların uçma yeteneklerinin olması, renkleri ve ötüşleri
onları türkülerde diğer hayvanlardan daha özel kılmıştır.
Bazı kuşlar yaşadıkları coğrafya ile özdeşleşip o coğrafyanın sembolü haline
gelmişlerdir. Bu tür kuşlardan olan turaç ise Çukurova’nın sembolü olmuş ve Çukurova
türkülerinde de bu yönü vurgulanmıştır. Keklik cinsinden bir kuş olan turacın ilkbaharın
gelişini müjdelemesi türkülere konu olmuştur. Ayrıca turacın neslinin tükenmesi
Çukurova insanını derinden etkilemiş ve turaç için türküler, ağıtlar yakılmıştır. Bu
çalışmada, turacın Çukurova türkülerindeki yeri ve önemi üzerinde durulacaktır.
Çukurova türkülerine hangi özellikleriyle konu edildiği tespit edilecektir. Çukurova
türkülerinde turaç; Çukurova’nın sembolü olması, kuşunun habercilik işlevi (baharın
gelişini müjdelemesi, yaylaya göç zamanını bildirmesi), turacın neslinin tükenmesi gibi
başlıklar altında incelenecek ve sonuç bölümündeki değerlendirmelerle tamamlanacaktır.