Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle beraber Orta Asya genelinde dini bir canlanış
başlamıştır. Bu dini canlanışın Kırgızistan’daki yansıması gittikçe popülerleşen mazar
ziyaretlerinde gözlemlenmektedir. Mazar kelimesi, Kırgızistan’da en sık kullanılan
haliyle “kutsal yer” (ıyık cer) anlamına gelir. Bu kutsal yerler genellikle pınar, sıra dışı
kaya oluşumları, mağaralar, karınca yuvaları, dağ ve ağaç gibi doğal oluşumlardır. Bazı
mazarlar ise önemli olayların gerçekleştiğine inanılan yerlerde konumlanmıştır. Mazar
merkezli ibadet Kırgızların ruhani hayatlarında merkezi bir konuma sahiptir. Mazarların
özel vasıfları olduğuna, bu yerlerin kutsal ruhlar tarafından iskân edildiğine ve bu kutsal
yerlerde yapılan duaların, dilenen dileklerin Allah’a daha etkili ve anlamlı bir şekilde
iletildiğine inanırlar.
Kırgızistan’daki mazar merkezli inanışlar ve ritüeller İslamiyet öncesine dayanır
ve İslamiyet’le uyumlu hale getirilip günümüze kadar yaşatılmıştır. Bu süreç içinde
hikâyeleri, ritüelleri ve inanış biçimleriyle çok zengin bir mazar kültürü oluşmuştur.
Sovyetler Birliği sırasında baskı altına alınıp zarar gördüyse de din üzerindeki baskının
gevşemesiyle birlikte mazar geleneği yeni anlamlar kazanarak tekrar canlanmış ve
Kırgızlar için yeni sosyal, kültürel, dini ve hatta politik işlevler üstlenmiştir. Mazarlar,
entelektüel Kırgızlar için Kırgız milli kimliğini tanımlama aracı haline gelmiş, sıradan
Kırgızlar içinse bağımsızlık sonrası yaşanan sürekli kargaşa ve endişe ortamında avuntu;
ekonomik, ailesel ve sağlıkla ilgili problemlerine çare olmuşlardır.