Bu çalışma Nasrettin Hoca fıkralarında dile getirilen “yoksulluk eleştirisi”ni ortaya koymayı amaçlamıştır. Bu nedenle öncelikle kavramsal olarak yoksulluk olgusu üzerinde durulmuştur. Söz konusu olgunun kavramsal ve kuramsal çerçevesi gözden geçirilerek, Nasrettin Hoca fıkralarından hareketle, fıkra metinlerine sindirilmiş yoksulluk göstergeleri tespit edilmiştir.
Yoksulluk kavramı, sözlük anlamı ile “variyetsizlik, sefillik, sefalet ve fakirlik” olarak açıklanmaktadır. İnsanoğlunun bedensel varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan beslenme, barınma, giyinme ve sağlığını koruma gibi temel ihtiyaçlarını kısmen ya da büyük oranda karşılayamadığı zaman, söz konusu durum yoksulluk kavramı ile ifade edilir. Genellikle beşeri ihtiyaçlar söz konusu olduğunda karşılaştığımız bu kavram, birden fazla boyutu olmakla birlikte, toplumdan topluma hatta kişiden kişiye bile değişkenlik gösterebilir. Ekonomik, kültürel ve sosyolojik olarak farklı başlıklar altında değerlendirilen yoksulluk kavramı, toplumların kültürüne, sanatına ve edebiyatına da konu bakımından malzeme teşkil etmektedir. Yoksulluğu ve getirilerini/sonuçlarını konu alan kültürel ve sanatsal çeşitlilikten de bahsetmek mümkündür.
Türk halk edebiyatı çerçevesinde de sosyal bir eleştiri konusu olarak yoksulluğun tema olarak işlendiği hikâye, türkü, ninni ve fıkra gibi geleneksel türlerin varlığı bilinmektedir. Bu düşünceden hareketle, bu çalışma bir halk filozofu olan Nasrettin Hoca’ya bağlı olarak anlatılan fıkralardaki yoksulluk kavramı ve eleştirisini sosyolojik bir bakış açısıyla incelemeyi hedeflemiştir. Halk edebiyatında tahkiyeye dayalı bir tür olarak fıkra, ilgili toplumun sosyal ve kültürel ortamında şekillenir. Söz konusu türde, fıkra tipinin şahsiyetinde, mizah ve eleştirel düşünce harmanlanarak gerek bireysel gerekse toplumsal çıkarımlar yapılır. Ferdi ya da toplumsal aksaklıklar, sosyal düzendeki karmaşa, fıkranın dilinde mizahi bir boyut kazanarak gülme dinamiği sağlanır. Bu çalışma kapsamında yapılan incelemede, Nasrettin Hoca’ya atfedilen fıkra metinlerinden hareketle hem bireysel hem de toplumsal açıdan değerlendirilebilecek bir eleştiri konusu olarak “yoksulluk” temasına dair göstergeler tespit edilmeye çalışılmıştır