Polisiye edebiyatın günümüzdeki hem genel hem akademik popülerliğine nazaran “evde kalmış” dedektif hikayeleri akademik anlamda pek ilgi görmeyen bir alt tür olmuştur. Büyük ihtimalle dedektif tiplemesinin yaşlı bir kadın olmasından dolayı bu tür, revaçta olduğu 1930-1950’lerden sonra az sayıda üretilmiş ve okuyucusunu kaybetmiştir. Kadın olması, yaşlı olması, incelemeler sırasında pek hareketlilik göstermemesi, zaman içinde daha popüler hale gelen “aksiyon” polisiyeler tarafından gözden düşmesine sebep olmuştur. “Whodunit” (kim yaptı?) tarzı dedektif romanlarında karşılaşılan profesyonel dedektif tiplemesi ile bir tezat oluşturan bu dedektif figürü, olaylar etrafında gelişirken, ya kendi evinde ya da suç mahalinde, bir köşede oturup örgü örmeyi ve insanları gözlemlemeyi tercih etmektedir. Bu durumda, İngilizce’de “evde kalmış” kelimesinin “spinster” olması ve bu kelimenin de “spinning”den (iplik eğirme/çekme) gelmesi ilgi çekicidir. Agatha Christie’nin meşhur Miss Marple karakterinden bu yana, hem edebiyatta hem de film uyarlamalarında “spinster” dedektiflerin genel olarak örgü, tığ ören veya dokumacılık, nakış ile ilgilenen yaşlıca kadınlar olarak betimlenmişlerdir. Hikayelerdeki “iplik eğirme” işinin hafiyecilik kadar önemli oluşu etkili bir anlatım yöntemidir. Evde kalmış dedektifin yaptığı, kanıtları inceledikten sonra bir olay “örgüsü”nü ortaya çıkarmaktır, suçun neden ve kim tarafından işlendiği bu şekilde ortaya çıkmaktadır, dolayısıyla bu iki işlem arasında mutlak bir bağlantı vardır. Kadın dedektifin ortaya koyduğu anlatı ise sıklıkla polislerin olay incelemesine bir karşıtlık olarak sunulur. Patricia Wentworth’ün otuz iki romanında dedektiflik yapan Miss Silver karakteri, her romanda sayısız yeğenleri için mutlaka bir giysi örmekte, ve sıklıkla incelemenin sonunda örgüsünü de bitirmektedir. Bu yazının amacı da Patricia Wentworth’ün romanlarında Miss Silver’ın masum görünen örgü örme hareketi ile anlatıda varlığını göstermesi arasındaki bağlantıyı incelemektir.