Bilge Karasu’nun eserlerinde varoluş, kişinin üzerinde düşündüğü en temel problemlerinden biridir. Onun eserlerindeki düşünce ve varlık arasındaki ilişki, çok farklı anlatım teknikleri ve düzlemleri yaratmasını sağlar. Bunların arasında Göçmüş Kediler Bahçesi (1979) masalları birçok farklı anlatı türü ve anlatım teknikleri arasındaki sınırları zorlayan bir eser olması sebebiyle ayrıca incelenmeye değerdir. Göçmüş Kediler Bahçesi’nde Karasu’nun eserlerindeki varoluş ve düşünce arasındaki ilişkide doğa önemli bir yer oynar. Neredeyse tüm masallarda doğanın varlığı ile kişi hayatındaki yeri vardır. Bu ilişkinin özellikle öne çıktığı masallardan “İncitmebeni” ise hem doğanın alımlanması hem de varlık ve düşünce arasındaki ilişkiyi tartışmak açısından çarpıcı bir örnektir. Bu masalda doğa, bir manzara değil, bizzat yaşayan bir organizmadır ve bu organizmanın varlığı ile insanların varlığı arasındaki ilişki tartışmaya açılmıştır. Bu sebeple masalı ekoeleştiri açısından değerlendirmek edebiyattaki varoluş ve düşünce arasındaki ilişkide doğanın konumlanışını tartışmak açısından faydalı görünmektedir. Ayrıca masalın bir felaketin ardından hep bir felakete hazırlanan halkı ile sonunda bu felaketi beklemedikleri yerden yakalamaları sebebiyle “apokaliptik” bir anlatıdır.