Orhan Pamuk “Kafamda Bir Tuhaflık” romanında Türkiye’nin son elli yılını biçimlendiren içgöç ve buna bağlı olarak gecekondulaşma ve kentleşme sürecinde ortaya çıkan “tuhaflıkları” anlatılaştırmıştır. Romanın temel kavramı olan “tuhaflık”, romanın erkek kahramanı Mevlut’un bir kez görüp âşık olduğu ve mektuplar yazdığı güzel kızla değil, onun çirkin ablasıyla evlendiğini anlaması ile başlar. Romanın yazınsal merkezini belirginleştiren izleklerden biri de söz konusu anlatı zamanı içinde ortaya çıkan politik ayrımlaşmadır. Yazar, özellikle yetmişli yıllarda ortaya çıkan ve giderek toplumun büyük bir bölümünü kapsayan ve “milliyetçi- ülkücü” ve “solcu- devrimci” diye nitelenen politik ayrımlaşmayı ya da cepheleşmeyi anlatıya katmıştır. Söz konusu politik cepheleşmede sağ kesimi, romanın başkahramanı Mevlut’un, onun amcaoğulları Korkut ve Süleyman figürlerinde, sol kesimi ise arkadaşı Ferhat figüründe yazınsallaştırmıştır. Orhan Pamuk, romanda betimlediği siyasal ayrımlaşmayı, köyden göçle gelenlerin İstanbul’un etrafında oluşturdukları gece kondu semtleri ile de ilişkilendirir; böylece, bu yeni mahallelere politik bir kimlik kazandırır. Yazar, siyasal cepheleşmenin iki tarafının iç farklılıklarını, kendilerine özgü sloganlarını ve duvar yazılarını betimlemek suretiyle, bir yandan anlatı zamanıyla ilgili anımsama kültürünü belirginleştirir