Son yıllarda çevirmen kimliklerinin gerek çeşitli araştırmalarda gerekse kurmaca hikâyelerde konu edildiğini ve çevirmenin bir özne olarak ele alındığını görüyoruz. Bu yönelim, kültür bilimlerinde kültürel dönemeç (cultural turn) ekseninde gerçekleşen paradigma değişikliğiyle birlikte kültüre, kimliğe ve yazınsal metinlere yaklaşımdaki yeniliklerle ilişkilendirilebilir. Öyle ki, çeviri sürecinde dokunulmaz bir ölçüt olarak ele alınan kaynak metinden ziyade 1980’li yıllardan sonra çevirmenin nasıl tanımlandığına, hangi konuma sahip olduğuna ve nasıl bir tutum sergilediğine odaklanılmaktadır. Akademik çalışmalar, çevirmenlerin görünürlüğünün artmasına, çevirmene ve çeviriye verilen değer açısından olumlu yansımalara neden olmaktadır. Kültürel dönemeç bağlamında da Bachmann-Medick’in ifade ettiği gibi, kültür ve kültürün ortaya koyduğu söylem ve ürünler arasında önemli bir yeri olan edebiyat hermeneutik açıdan yorumlanabilir bir obje olarak ele alınmak yerine, dâhil olduğu toplumsal ve kültürlerarası etkileşim alanları kapsamında değerlendirilmektedir. Bu anlamda özellikle iki yaklaşıma değinmek gerekir. Clifford Geertz ile Stephen Greenblatt kültürbilimsel bir yaklaşımla kültürün metinsel boyutlarına vurgu yapmışlar ve kültür-metin ilişkisinin önemini ortaya koymuşlardır. Kültür kavramının tanımlanması konusunda yeni bakış açıları sunan bu paradigma değişiminin izlerini özellikle çevirmen figürlerini ön plana çıkaran kurgusal eserlerde de tespit etmek mümkün. Bu bağlamda kurgusal olarak inşa edilen çevirmen figürlerinin de bu değişimden ne ölçüde etkilendiği ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma, kültürler ve metinler arasında bir dolaşım ağı ve etkileşim alanı oluşturan çevirmen figürlerinin edebî eserlerde ne şekilde kurgulandığını incelemeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede, yazın eserlerinin ve filmlerin kurmaca dünyalarında gerek fiziksel gerekse ruhsal açıdan son derece olumsuz kurgulanan çevirmen karakterlerin, günümüz eserlerinde nasıl yansıtıldığı, mesleki kimlik inşasında edebî metinlerin çevirmeni ne şekilde kurguladığı ve kurmaca dünyada ne şekilde var ettiğini somut bir örnek üzerinden göstermek amacıyla Alper Canıgüz’ün ilk baskısı 2017’de yapılmış olan Kan ve Gül. Bir Kara Dejavu isimli romanı ele alınacak ve nitel araştırmada elde edilen veriler, betimsel olarak analiz edilmektedir. Bu kapsamda romanın başkahramanı olan çevirmen figürünün incelenmesinde çeviribilimsel yaklaşımların yanı sıra, kültürbilimsel yaklaşımlara başvurulacak ve ayrıca anlatım kuramından da yararlanılmaktadır.