Türkiye’de halk dansları sahnesi, cumhuriyet rejiminin ilk yıllarından itibaren, ‘milli
kültür’ün sürekli yeniden kurgulandığı ve seyirciye hatırlatıldığı alanlardan biri olmuştur.
Folklor bilimi ile milliyetçilik ideolojisinin tarihsel eş zamanlılığının bir tezahürü olarak,
halk dansı sunumlarının gelişiminde ‘milli kültür’ün devlet eliyle inşası belirleyici olmuş;
bu alanı biçimlendiren milliyetçi kurgular daha sonraki yıllarda da sürekliliğini korumuştur.
Türkiye’deki halk dansı gösterilerinde sıradanlaşan / klişeleşen, dikkat çekmez ve sorgulanmaz
hale gelen Türk bayrağı, Atatürk görselleri gibi semboller ile yiğitlik, mertlik ve şehitlik
yüceltmeleri gibi temalar, Michael Billig’in tanımladığı şekliyle “banal milliyetçilik”in temel
unsuru olan “milli kimliğin unutulmuş hatırlatıcıları” haline gelmiştir.2000’li yıllarda, çoğu
önde gelen dans topluluğu, kurumu ya da organizasyonu tarafından sergilenen altı adet halk
dansı gösterisinin inceleneceği bu yazıda, bu gösterilerin ortak noktası olan “milli kimlik
hatırlatıcıları”nın izleri sürülecektir. Sıradan milliyetçiliğin halk dansı performanslarındaki
tezahürlerine değinilecek; sürekli yeniden üretilerek klişeleştirilen milliyetçi semboller ile
kurgular değerlendirilmeye çalışılacaktır.