Assia Djebar, Cezayir kadınının sömürgecilik tarihi boyunca değişen toplumsal konumunu ele aldığı yapıtlarıyla hem Cezayir hem de Fransız edebiyatına damga vuran çağdaş kadın yazarlar arasında yer alır. Kendisi de Cezayirli olan Djebar, ülkesinin kadınlarının içinde bulunduğu durumdan rahatsızlık duyarak yazmaya yönelir. Romanları, öyküleri, şiirleri ve filmleri aracılığıyla Cezayirli kadınların duygularını, düşüncelerini bir başka deyişle söylemek istediklerini anlatarak ülkesinin susturulmuş kadınlarının sesi olmayı amaçlar. Geleneksel bir toplum olarak nitelendirilen Cezayir, çağdaşlaşmaya, kentleşmeye, sanayileşmeye, bireyselleşmeye, teknolojik gelişmelere ve yeniliklere karşıdır. Geleneklere körü körüne bağlı olan bu toplum, bireyleri de belirli kalıplar doğrultusunda yaşamaya zorlar. Nitekim Kuşaktan kuşağa aktarılan gelenekler, erkeklerin kadınlardan daha üstün olduğunu savunarak, kadınları derin sessizliklere iter. Cezayir kadınının bu durumu Fransız sömürgecilerin ülkelerine gelmesiyle köklü bir değişime uğrar. Sömürgecilerin Cezayir’e yerleştikleri ilk dönemlerde, Cezayirli kadınlar daha da içlerine kapanırlar çünkü yerleşimcilerin kötü tutumları onları korkutur. Ancak zamanla Fransızları gözlemleme olanağı yakalayan ve Cezayir’in sömürgecilere karşı direnişinde erkeklerin yanında yer alan kadınların durumları olumlu yönde gelişmeye başlar. İşte bu çalışmada Cezayirli kadınların sömürgecilik, başkaldırı ve Cezayir bağımsızlığı sürecinde değişen konumları Assia Djebar’ın Mezarı Olmayan Kadın (La Femme Sans Sépulture) adlı romanıyla, La Nouba Des Femmes Du Mont Chenoua adlı filminde irdelenecektir.