yeniden açıldığı 1964 yılına kadar, yani dergâhın kapalı olduğu dönemde, Hacıbektaş ilçesi halkının hayatında ve hafızasında nasıl ve ne biçimde yer edindiği sorusuna yanıt aranmaktadır. Bu amaçla, sözlü tarih çalışmasına başvurularak o döneme dair ilçe halkının kolektif belleğinde yer etmiş nadir anılardan biri olan ve dergâhın Kırklar Meydanı’nda gerçekleşen su baskını üzerinde durulmaktadır. Su baskını ve baskını takip eden olaylar üzerine gerçekleştirilen görüşmelerin dayandığı bireysel bellek kaçınılmaz olarak kişisel farklılıkları barındırmaktadır fakat bireysel belleğin toplumsal yönü, su baskının kolektif bellekte nasıl biçimlendiğine işaret etmektedir. Anlatılar sadece su baskınını ve suyun temizlenişini değil, temizlik esnasında meydana bulunan mezarlardan birinin açılması ve mezarda bulunan cesedin bozulmamış olduğunun görülmesi gibi keramet olarak yorumlanan olayları da barındırmaktadır. Her ne kadar su baskınının gerçekleştiği dönemde dergâh dini ve ekonomik açılardan işlevini yitirmiş olsa da ve mekân olarak ilçe halkının gündelik hayatında yer bulmasa da görüşme yapılan kişilerin aktardıkları bilgiler dergâhın kutsallığına duyulan inancın devam ettiğine işaret etmektedir. Su baskını, kutsal bir mekân olarak kabul edilen ama ziyaret etmenin yasaklandığı dergâhla ilçe halkı arasında tekrar bir bağ kurulmasını sağlayan nadir olaylardan biridir. Bu nedenle o döneme dair bilgi verebilecek bir anı olarak bireysel ve kolektif bellekte yer edinmektedir. Dergâhın müze olarak açılmasının getirdiği mekânsal süreklilik de bu anıyı canlı tutmaktadır.