Edward Said’e göre ‘sömürgecilik’ bölgesel istila ve yerleşme anlamına gelmektedir (2003, s.8). Sömürgecilik Sonrası ise sömürgeciliğin tersi olarak anlatılabilir. Yani eski sömürgelerden gelenlerin bölgeyi istilası ve yerleşmesi denebilir. İkinci Dünya Savaşından sonra gerçekleşen göç hareketlerinde özellikle dikkat çeken İngiltere’ye yapılan göçlerdir. 1950 sonrası İngiliz romanı daha çok eski sömürgelerden göç eden yazarların romanlarının yaygın olduğu bir dönemdir. Özellikle önceki emperyal başkent Londra bu şekilde eski sömürge ülkelerden göç eden yazarlarla dolar. Bu yazarlar romanlarında İkinci Dünya Savaşı sonrası eski sömürge ülkelerinden İngiltere’ye göçen ailelerin İngiltere doğumlu çocuklarının yaşamış olduğu kimlik krizinin edebiyattaki yansımalarını anlatırlar. Bu çalışmanın amacı da Sömürgecilik sonrası Londra’ya göç eden yazarlardan ikisi, Jamaika kökenli Zaide Smith’in White Teeth ve Pakistan kökenli Hanif Kureishi’nin The Budha of Suberbia adlı romanlarında, göçmenlerin ve sonraki nesillerin yaşadıkları göç ve kültür sorunlarını nasıl yansıttıklarını göstermektir. Bu çalışmanın sonucuna göre, İngiltere’den başka bir yurt bilmeyen İngiltere doğumlu Kureishi ve Smith gibi ikinci kuşak yazarlar, İngiliz kimliğine yeni tanımlar ve çok kültürlü İngiliz toplumuna yeni bakış açıları sunmuşlardır.