Yemeğin ideolojisi ile son yıllarda giderek kendine genişleyen bir kültür çevresi oluştu-
ran yemek kültürünü anlatmak istiyoruz. İdeolojinin yemeği kavramıyla ise; değer, tutum ve
davranışlarımızı şekillendiren dünya görüşümüzün biçimlendirdiği yemek kültürünü ifade
etmekteyiz. Bunlardan birincisi; tüketim toplumunu, diğeri ise bu yazının ana konusu olan
kültürel yeniden üretim alanını işaret etmektedir. İdeoloji ile kimlik arasında karmaşık ama
nihai olarak birbirini olumlayan bir ilişki olduğu söylenebilir. Aidiyet, meşruluk gibi refe-
ranslara dayanan bu ilişki önemli ölçüde tarihsel ve mekânsal olarak hep yeniden inşa edi-
lir. Bu inşa süreçlerinde, beslenme ve yemek kültürünün göstergesel anlamlarına da yaygınbiçimde müracaat edilmektedir. Bu çerçevede söz konusu çalışmada; dinsel inançlar, ulus,
sınıf, milliyetçilik, etnisite gibi kimlik kategorilerinin yemek kültürünü şekillendirmesi ele
alınmaktadır.
Sonuç olarak, beslenme pratiklerinin içerdiği bütün geleneksel ve modern formların açık
ya da örtük anlamları vardır. Bu anlamların oluşmasında, o topluluğun ideolojik tutumunun
belirleyici bir rolü vardır. Dinsel, etnik, cinsel, ulusal her türden kimliğin bütün yaşama stra-
tejileri aynı zamanda politik bir karakter taşır. Yemek kültürleri de bu mücadele alanlarına
göre pozisyon almakta ve dahası bu mücadelenin araçları haline gelebilmektedir.