Bu makalede, Mevlânâ’nın Mesnevî’sinde yer alan “Sineğin Gevşek Tevilinin Değersizliği” adlı bölümle Filibeli Ahmet Hilmi’nin A’mak-ı Hayâl adlı kitabının “Zeyl-i A’mak-ı Hayal” adlı parçası arasındaki ilişki, metinlerarasılık kavramı ile incelenecektir. Bu çabada öncelikli olarak metinlerarasılık kuramına kısaca değinilecektir. Bahsedilen kapsamda, metinlerarasılık kuramında, bir metnin diğer metinlerin tekrarından ve dönüştürülmesinden oluştuğuna dair düşünceye dikkat çekilecektir. Daha sonra Mesnevî’nin incelenen bölümünde, Kur’an’ı aşırı yorumlayan kişileri eleştirmek için ikili karşıtlıklardan yararlanarak oluşturduğu görsel imgelere değinilecektir. Söz konusu bağlamda, Mevlânâ’nın ikili karşıtlıkları “sinek-anka”; “idrar-derya” örneklerinde olduğu gibi çok zıt anlamlı sözcüklerden seçmesinin anlam ve işlevi değerlendirilecektir. İkinci düzlemde ise Filibeli Ahmet Hilmi’nin söz konusu metinde tabii bilimler yorumcusunu eleştirmek için Mesnevî’den yararlanarak benzer görsel imgeleri nasıl kullandığı ortaya konulacaktır. Filibeli Ahmet Hilmi’nin A’mak-ı Hayâl adlı kitabının “Zeyl-i A’mak-ı Hayal” adlı bölümünde, romanın merkezî kişisi olan Raci aracılığıyla II. Meşrutiyet döneminde yaygınlaşan materyalist ve metafizik tartışmasına katılmasına ve materyalizmi eleştirmesine dikkat çekilecektir. Filibeli Ahmet Hilmi metafizik düşünceyi savunarak her şeyin bilimle çözüleceğine dair inancı ve metafiziği “üfürükçülük” olarak nitelendiren anlayışı eleştirir. Bu amaçla Mesnevî’nin sözü edilen bölümünde Kur’an’ı aşırı yorumlayan kişiler için kurgulanan idrarın üzerindeki sinek, Filibeli Ahmet Hilmi’nin ele alınan metninde, gururlu ve kibirli tabii bilimler savunucusu için kullanılan, at idrarına maruz kalmış karınca metaforuna dönüşür.