Dünyada hiçbir metin kendisinden önce yaratılanlardan bağımsız olarak değerlendirilemez. Her metin doğrudan ya da dolaylı olarak başka metin veya metinlerle bağlantılıdır. Sanatçılar, yazarlar eserlerini yaratırken; bilinçli ya da bilinçsiz olarak başka yaratmalardan etkilenir, beslenir ve onları kendi eserlerine farklı şekillerde taşırlar. Bu noktada okuyucuya da birikimi ölçüsünde başka metinlerle bağ kurma fırsatı ve hazzı yaşatırlar. Kuramsal olarak XX. yüzyılda ortaya çıkan metinlerarasılık başta edebiyat olmak üzere sanatın her dalı ve popüler kültür ürünleri için de söz konusudur. Sözlü kültür, sınırsız malzemesi ile daima yazılı kültürün beslendiği kaynaklardan olmuştur. Ayrıca metinlerarası ilişkilerin en iyi gözlemleneceği sahalardan biri de folklor ürünleridir. Bu çerçevede halk şiiri de metinlerarası ilişkiler açısından incelenmeye değer malzeme sunmaktadır. XIX. yüzyıl halk şiirinin en seçkin temsilcilerinden olan, kendi adıyla anılan bir âşık kolu da bulunan Ruhsatî, elde bulunan dört yüzün üzerindeki şiirinde (aşk, tabiat, gurbet, öğüt, taşlama, şikâyet, dinî-tasavvufi) pek çok konuya değinmiş ve bu konuları işlerken metinlerarası ilişkiler bağlamında pek çok unsura yer vermiştir. Âşık Ruhsatî’nin şiirlerinde en çok işlediği konuların başında aşk gelmektedir. Ruhsatî, aşk konusunu işlerken ana temanın aşk olduğu ünlü halk hikâyeleri “Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Arzu ile Kamber ve Yusuf ile Züleyha”dan sık sık bahseder. Bu metinlerarası ilişkiler çerçevesinde bir metnin içinde başka bir metnin somut olarak varlığının ifadesidir. Terimsel olarak; meşhur kimselere, hikâyelere, efsanelere, ayet ve hadislere vb., dolaylı olarak işaret etmek anlamına gelen “telmih” ya da “anıştırma” daha çok şiir alanında incelenen bir kavramdır. Makalede Âşık Ruhsatî’nin şiirlerinde göndermelerde bulunduğu halk hikâyeleri metinlerarası ilişkilerden “anıştırma” merkezli olarak değerlendirilecektir.