Deniz yoluyla nakledilen mallarının geminin batması gibi bir kaza sonucu kaybı tüccarların
maddi açıdan önemli zarara uğramalarına neden olmaktaydı. Bu nedenle kazadan birtakım malların
kurtarılabilmesi tüccarlara zararlarını hafifletme şansı vermesi açısından önemliydi. Ancak bu
noktada mal sahiplerinin karşılaştıkları önemli bir problem kaza yapmış olan geminin mallarını
kurtaran ya da bulan kişilerin bu durumu kolay bir kazanç fırsatı olarak değerlendirerek bunlara el
koymaları veya yağmalamalarıydı. Bu durum karşısında tüccarların mallarını geri alabilmeleri ise
çoğu kez hukuki bir mücadeleyi gerektirmekteydi. Yağmalama, el koyma olayları karşısında deniz
kazasından kurtarılan malların sahiplerine iadesi eskiçağda Rodos Kanunlarından itibaren deniz
ticaret hukukunda yer alan konulardan biri olmuştur. Osmanlı Devleti de ticaret sermayesinin
korunması açısından önemli olan bu konuyu deniz ticaret hukukunda kaza yapan geminin tabiyetine bağlı olarak düzenlemiş ve Osmanlı gemileri ile Osmanlı Devleti’yle anlaşma yapmış olan
ülkelerin gemilerinin kaza yapmaları halinde kurtarılabilen malların sahiplerine iadesi kuralını
benimsemiştir. Bu düzenlemeye rağmen Osmanlı deniz ticareti tarihine ait örneklerde görüldüğü
gibi tüccarlar bazen halkın yağmalamaları bazen de idarecilerin el koymaları karşısında mallarını
geri almada sıklıkla problem yaşamışlardır. Bu çerçevede çalışmamızda 18. yüzyıla ait örnekler
kapsamında Osmanlı sularında kaza yapan gemilerden kurtarılan malların hukuki durumu açıklanarak
bu mal ve eşyaların sahiplerine iadesi ve bu süreçte yaşanan zorlukları incelenmektedir.