Edebiyat tarihi açısından yeni nesnelcilik akımına dâhil edilen Franz Kafka,
aydınlanmacı aklın her şeye bir açıklama getirebileceği inancının çöktüğü, akıldışı,
sezgisel boyutun gerçekliğe ulaşmada devreye girdiği bir dönemde eserler verir. 1919-
1932 yıllarını kapsayan bu dönemde I. Dünya Savaşı’nın sonuçları, endüstri, bilim
ve teknoloji alanındaki gelişmeler, ekonomik düzenin de insanlar üzerindeki etkisiyle
insanın madde egemenliği altında ezilerek kitle insanına dönüşmesi kurgusal düzlemde
Kafka’nın eserlerinde yeniden hayat bulur. Özne ve nesne arasındaki sınırlar silinir.
Gerçeklik bir bütün olmaktan çıkarak ayrıntılara önem kazandırır. Bu bağlamda
çalışma kapsamında, modern edebiyat akımının öncü ismi Kafka’nın Ceza Sömürgesi
adlı öyküsünden yola çıkarak modern toplumun en önemli bileşenlerinden bürokratik/
hiyerarşik ilişki açmazı ve insanın madde egemenliği altında ezilerek otoriteryan bir
kişiliğe dönüşmesi kafkaesk unsurlar çerçevesinde sosyo-psikolojik ve otobiyografik bir
yaklaşımla incelenmeye çalışılacaktır.